Menyu
Düşünce ve Eylem Adamının Tam Tanımı: Ali Şeriati / Peren BİRSAYGILI
HAKKINDA YAZILAN MAKALELER [TÜRKÇE]

Düşünce ve Eylem Adamının Tam Tanımı: Ali Şeriati / Peren BİRSAYGILI

Yanmalıyım hem de çok

Aşkı en derinden hissetmeliyim ki kalemim kuvvetli olsun

Dr Ali Şeriati (1933-1977)

 

"Ali Şeriati okuyanlar ile okumayanlar arasında her zaman düzey, zeka ve bilinç farkı oldu. Şeriati okumayanlar yeşil kuşak İslamcılığına kolay yem oldular. Çünkü düzeyleri kadük kalmıştı."

Açık Mektuplar isimli eserinde Ali Şeriati’ye ithafen yazdığı satırlarda böyle der Ahmet Özcan doktoru tanıtabilmek için. Ne de güzel söylemiştir evet Şeriati okumayanlar ile okuyanlar arasında inkar edilemeyecek biçimde bir düzey ve algı farkı olduğu muhakkaktır ve düşüncelerinden korkularak Şeriati'den habersiz bırakılan Müslüman topluluklar korkunç bir  taassub ve yanlış İslam anlayışı sonucu emperyalist zihniyete hizmet eden bireylere dönüşmüşlerdir. Emperyalist uluslar ve alt-emperyalist yönetimler Dr. Ali Şeriati’den korkmakta haklı mıdırlar? Evet! Maalesef henüz hala birçoğumuzun tanımadığı Şehit Dr. Ali Şeriati fikirleriyle bir deprem etkisi yaratmış ve zihinlerimize yerleşmiş kalmış yanlış olan ne varsa tekrar tekrar sorgulamamıza neden olmuştur. Nereli midir? Horasan’lıdır yani İran’lı… Mesleği mi nedir? Önce Meşhed’te öğretmen kolejini bitirmiştir yani öğretmendir, öğreticidir… Nasıl bir öğretmen midir ne mi öğretir? Kendi tabiriyle o büyük lekeye takılıp kalmamış, dünyaya bulaşmamış, öğretmenliği, yalnız olmayı seçmiş ve en büyük gayesi insanı benliğini çevrelemiş olan zindanlardan, dayatılan dogmalardan kurtarmak ve insan olmayı en önemlisi özgür insan olmayı öğretebilmek olan bir öğretmendir.Peki ya nasıl bir yaşamı olmuştur?

Ali Şeriati  13 Kasım 1933'de Horasan Eyaletine bağlı Sabzivar'ın Mezinan Köyünde dünyaya geldi.

1950'de Meşhed'deki Öğretmen Kolejine girdi. 1952'de Meşhed'in yakınlarındaki Ahmedabad Köyünde öğretmenliğe başladı. 1955 yılında Mekteb-i Vasıta'yı kaleme aldı. Ayrıca Ebu Zer-i Gıffari'i isimli kitabı Farsçaya tercüme etti. 1965 yılında Meşhed Üniversitesine girdi. Emperyalizm uşağı Şah rejimine karşı "Ulusal Direniş Hareket"ine üye olduğundan babası ve diğer üyelerle birlikte tutuklandı. 6 ay tutuklu kaldı. 1959'da Alexis Carrel'den Dua'yı tercüme etti ve üniversiteden başarı ile mezun oldu.

1960'da Fransa'ya Sosyoloji ve Dinler Tarihi üzerine doktorasını tamamlamak için gitti. Jean Paul Sartre ve bir çok Fransız aydını ile tanışarak düşünceleri ile hepsi üzerinde derin izler bıraktı. O sıralarda Cezayir, bağımsızlığı için savaşmaktaydı ve Ali Şeriati bu harekete aktif olarak katıldı. Bu faaliyetlerinden dolayı Paris'te tutuklandı. Bu arada bir çok makale, konuşma ve çevirisi değişik dergilerde yayınlandı. Sosyoloji ve Dinler Tarihi üzerindeki doktorasını tamamlayarak 1962 yılında İran'a döndü ve sınırda tutuklandı. Aylarca hapiste kaldı. Hapislik sonrası öğretmenlik ve Meşhed Üniversitesinde asistanlık yaptı. Meşhed, Hüseyinye-i İrşad, Tahran Üniversitesi ile diğer merkezlerde konferanslar vermeye başladı. Hüseyiniye-i İrşad 1973 Eylül'ünde kapatıldıktan sonra SAVAK(İran Gizli Servisi) Şeriati'yi aramaya başladı. Kendisini bulamayınca babasını tutukladı. Bir yıl kadar babası tutuklu kaldı. 1975-77 arası SAVAK'ın takibinden sürekli kaçıp, başkalarının evinde kalarak çalışmalarına devam edip sabahlara kadar süren konferanslar verdi.

16 Mayıs 1977'de Avrupa'ya hicret etti. 30 gün sonra İngiliz İstihbaratının da yardımı ile SAVAK tarafından şehid edildi. 27 Haziran 1977'de Şam'daki Hz. Zeyneb'in Türbesinin yanına defnedildi.

Dr. Ali Şeriati ülkemizde hala maalesef  bir avuç insan tarafından tanınıyor.  Amerikan uşağı Şah rejimine karşı ömrü boyunca mücadele etmiş olan, o büyük şiir ülkesi İran’ın yetiştirdiği en büyük bağımsızlıkçı alimlerden olan Ali Şeriati'nin eserlerinin okunması bu toprakların Tanrısı olmayı savunmuş olan güçleri rahatsız ediyor.  ‘Hüseyniye İrşad’ ismindeki sivil okullarda on binlerce genci bir dakika olsun yorulmadan, durmadan dinlenmeden bilinçlendirmeye çalışan, işte bu yüzden defalarca hapsedilen, sürgün edilen, işsiz bırakılarak açlığa mahkum edilen, hasta çocuğunu tedavi ettiremeyen Dr. Şeriati öldürülmesinden üzerinden yıllar geçmesine rağmen düşünceleri ile  evet korkutuyor.

Ruhsuzlaştıkça ruhsuzlaşmış yani emperyalistlerce dayatılmış olana boyun eğmiş ve topraklarımıza saldırı olsa, ki oluyor, ona bile direnecek hali kalmamış , dinler arası diyalog zırvaları ile Abant'larda gönül eğleyen, Doktor’un sağlığı zamanında karşısında durduğu Amerika’da tedavi olup o topraklarda medet uman, AB Birliği’ne alınmamıza zorluk çıkarılıyor diye ‘bizi yetim bırakıyorsunuz' diyecek kadar alçalan sözde müslümanların karşısında bir umut haykırışıdır Ali Şeriati.  Sapık fikirleri vardır, İslam'ı tahrip ediyordur, gizli marksisttir diye üzerine atılan belki de yüzlerce iftiranın karşısında eserleri ile hala dimdik ayaktadır. İslamiyet'te olmayan saçma sapan inanışların, bizlere islam diye öğretilen koyu taassubun ve halkımızda maalesef iyice yerleşmiş olan türbeciliğin getirdiği inanışların karşısında eserlerini alıp sayfaları çevirmeye başladıkça içimizi ferahlatan, düşündüren, tenkit ettiren, insan olmanın en önemli şartının Allame Muhammed İkbal’in de vurgulamak istediği gibi kendi benliği üzerinde durmak olduğunu söyleyen bir büyük alimdir. Emperyalistlerce kullaştırılmak sürüye katılmak istenen insana özgüven veren, onlara düşünebilen kimse önce kendi toplumsal ve kültürel gerçeklerine uygun bir dünya görüşüne sahip olmalıdır diyendir. Yani içinde bulunduğumuz o derin uykudan uyandırandır ve zekası ile kendine hayran bıraktırandır. İçimize ben neyim ben kimim sorusunu düşürendir ve bununla beraber kendimize , kendimiz dışında kalan insana, varoluş, tarih, adalet, özgürlük temelleri üzerinden evrensel bir bakış açısı ile bakmamıza sebep olandır. Bir kimseyi ya da düşünceyi iyice tanımadan önce bir yargıya varmamak için Rabbinden sürekli bilgili ve uyanık olmayı dileyendir, birçoğumuzda ve bölgemizde yaşananlar karşısında İslam ülkelerinde olduğu gibi sorumluluktan kaçan inanç ucuzluğuna karşı direnme gücü dileyendir.  Kusturduğu her kan damlası ile aslında kendisini kirleten emperyalizmi bize anlatandır, hayatımda okuduğum en güzel kapitalizm tanımını yapan insandır. Ortadoğu’da yaşananlar karşısında sözde İslam ülkelerinin tavrını görse içimizde en çok gözyaşı dökecek olan ancak aydın tanımında ifade ettiği gibi bize yol gösterecek durmayacak olandır. Düşüncelerinin takipçisi gençler tarafından emperyalist zulmü bu topraklarda barındırmayacak olandır, çünkü Ali Şeriati’nin güçlü bir hitabetle gündeme getirdiği başlıca konulardan biri anti-emperyalizmdir.. İnsan önce kendi benliğini sonra yaşadığı toprakları özgür kılmadır. Etrafımız özgürlüğümüze kastedenlerle çevriliyken  karşısında özgürlüğümüze bağlı kalmaktır.

Doktor Ali Şeriati 1977 senesinde canı alınırsa fikirlerinin daha fazla yayılmasına engel olunacağı düşünülerek yani büyük bir yanılgıdan medet umularak emperyalist işbirlikçiler ve İran gizli servisi Savak tarafından şehit edilmiştir.  Tıpkı ‘küçük kara balık’ masalında olduğu gibi birçoğumuzun çocukluk zamanlarında hayatını değiştiren, çocuk kalplere insan sevgisi aşılayan ve yine aynı biçimde şehit edilen İran’lı büyük çocuk masalları yazarı Samed Behrengi gibi Doktor Ali Şeriati de batı budalalığından hala önyargı ile bakmaktan kurtulamadığımız İran’lıdır.

Benim aklıma İran dendiğinde öncelikle dört şey gelmektedir.  Samed Behrengi’nin ismini duyup da çocukluğumun özgürlük arayan küçük kara balığının yazarının emperyalist işbirlikçiler tarafından başı taşla ezilerek Hazar nehrine atıldığı düşününce içime bir büyük karanlık çökmekte gözlerim dolmakta, Hallac’ı, Nizami’yi, Ömer Hayyam’ı, Attar’ı, Sadi’yi yani Fars şiirini ve ismini burada sayamadığım çokluktaki Fars şiiri ustalarını düşündükçe hayran olmakta, bugün emperyalist yaptırımların yıldıramadığı İran’ı düşündükçe komşumuzla gururlanmakta ve İran topraklarının büyük öğreticisi Şehit Doktor Ali Şeriati’yi düşündükçe ise emperyalist katiller ve onların şah yanlısı işbirlikçileri canını almış olsa da bizlere mirası olan onlarca eser ile fikirlerinden asla mahkum bırakamadığı şehidimize iyi ki seni tanıyorum Doktor demekteyim.. Kadın özgürlüğü ve kimliğinin üzerine Fatıma Fatımadır diyerek gerekeni bir solukta söylediği eserinde olduğu gibi bizlerin de demesi gereken sanırım Ali Şeriati Ali Şeriati dir….

www.aliseriati.com sitesinin değerli editörü Sn Mustafa Yılmaz Bey’e bu onurlu çabalarından dolayı teşekkür etmek ve gayretlerinin devamını dilemek boynumuzun borcudur.

Peren Birsaygılı

 

Kaynak: www.antiemperyalizm.org