Dr.Ali ŞERİATİ
İslam Bilim ve Bir ideoloji Olarak İslamcılık
Ertuğrul CESUR
Bakış Yayınları
Nisan 2007
Tel: 0 212 5127738
www.bakisyayinlari.com
ÖNSÖZ
Tarihte bazı insanlar vardır ki, birer istisna ve kaide dışıdırlar. Bunlar, bütün yerleşik kuralları, ön kabulleri, dengesini bulmuş ve çift taraflı memnuniyet içerisinde sürüp giden ‘düşmanlıkları’ alt-üst ederler. Bu halleriyle bütün düşmanların ortak düşmanı oluverirler. İsa'nın ve Musa'nın yoldaşlarıdırlar ancak, ne İsacılara ve ne de Musacılara yaranabilirler. Cemaleddin Afgani, Sultan Galiyev, Edvard Said, Malcolm X, Roger Garaudy, Cemil Meriç gibi. Ali Şeriati de bunlardan biridir. Onlar, tarihte ayrı bir soyu, ayrı bir milleti, ayrı bir ümmeti temsil ederler. Onları özgün kılan; insanlığın ortak kazanımlarını, kendi çıkar gettolarına hapsedip oportünist bir kıskançlıkla tekelleştirmeden aşkın bir cephede sentezlemeyi başarabilecek ahlaki bir yüceliğe sahip olmalarıdır. Yazılarıyla, sözleriyle ve tüm yaşamlarıyla hayatı anlamlı kılan onlardır.
Şeriati, yazılanni üçe ayırır:
İçtimaiyat [Toplum Bilim]
İslamiyat [İslam Bilim]
ve Keviriyat.
Onun bu tasnifini şöyle anlamak da mümkündür. İçtimaiyat, yani sosyoloji yazıları dediği onun toplumcu/sosyalist fikirlerini yansıtır. Keviriyat[1], onun egzistansiyalizm yani varoluşçuluk ve ‘benlik’ felsefesi ile ilgili fikriyatıdır. İslamiyat ise bu her ikisinin de içerisinde yoğrulduğu ve İslam'ın sembolleriyle, kavramlarıyla ifade edildiği İslam fikriyatıdır. Şeriati’nin tüm düşüncesini İslam Bilim başlığı altında incelemek mümkündür. Bir İslam aydınlanmasına inanan Şeriati, İslam Bilim çalışmalarında İslam’ın henüz çağın dili ile ifade edilmemiş ideolojisini, Egzistansiyalizm, Marksizm ve diğer Batı düşüncelerinden de yararlanarak çağdaş anlamda yeniden güncelleştirmiştir. Şeriati şuna inanmaktadır:
Bir kimse İslam Bilim’i yirminci yüzyılda ve İslam’ı yirminci yüzyıl kafasına hakim bütün ideolojilerin ve düşüncelerin üzerinde bir anlayışla kavrayabilir. Yirminci yüzyıl ideolojilerinden geride kalmış bir İslam gidicidir. Bilimden, ideolojiden, sosyalizmden, bilimsel tarih felsefesinden ve egzistansiyalizmden aşağı bir İslam gidicidir ve muhafaza etmek mümkün değildir.
[1] Kevir Farsça’da ‘çöl’ demektir. Şeriati aynı adlı kitabını [Kevir] şu cümlelerle tarif ediyor: “Bu kitap, Sartre’nin deyişiyle şiir, sözcüğün Farsça anlamıyla gazel, yaralı bir göğsün kanamaları ile çölsel bir ruhun dağınık yakarmalarıdır. Bu çöl, benim dünyam olduğu gibi benim yüreğimdir de… Benim yabancı kendim, benim tutuşmuş, ekinsiz yaşantım…”