Menyu
HÜSEYNİYE-İ İRŞAD
HÜSEYNİYE-İ İRŞAD

HÜSEYNİYE-İ İRŞAD

İrşad Dönemi; Hüseyniye-i İrşad’ın kurulup faaliyet gösterdiği dönemdir. Hüseyniye-i İrşad, İmam Hüseyin’in şehadeti için gözyaşı dökülen yer demektir.

 

Hüseyniye-i İrşad’ın kurucusu Muhammed Humayun adında bir hayırseverdir. Toprağın parasını bizzat kendisi vermiştir. Önce 1000 m² lik bir arsa için para ödemiş daha sonra Tahran’ın kuzeyinde Kulhak’ta 4000 m²lik bir alan satın alınmış ve faaliyet için tesisler yapılmıştır. Hüseyniye-i İrşad 1965 yılında faaliyete geçmiş ve kısa sürede binlerce kişinin katıldığı toplantılara sahne olmuştur. Hüseyniye-i İrşad’ın ilk yönetim kurulu üyeleri Ayetullah Mutahhari, Seyyid Hüseyin Nasr [O zaman Tahran üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı], İzzetullah Sahabi, Hüseyin Mazini ve Ali Şeriatî’dir. Şah rejimi Hüseyniye-i İrşad’ı 1973 yılında kapattığında geride kalan tek kurucu üye Ali Şeriatî’dir. Diğer kişiler daha önce çeşitli nedenlerle İrşad’dan ayrılmışlardır. Bunlar arasında da en dikkat çekeni Ayetullah Mutahhari’nin ayrılışıdır. O’na göre Şeraitî, “pahişra ruya canibe-yi siyasi fişar midad” yani  [meseleyi siyasi yöne çekiyordu]. [M.Y] Bakınız: Şahruh Ahavi, İran’da Din ve Siyaset, Yöneliş Yayınları, İstanbul,1990, s.250

 

Ali Şeraitî, Muhammed Humayun’a yazdığı bir mektubunda Hüseyniye-i İrşad’la ilgili özlemlerini şöyle dile getiriyor: “Seyyid Cemal’in [Afgani. M.Y] arzuladığı ve arzusuna ulaşamadan öldüğü pak İslam, İkbal’in kurmak isteyip kuramadığı pak ülke, İrşad, bu yapının temel taşlarını koydu, bugünse duvarlarının yükselmesi için cihadın giderek kızıştığını görüyoruz... Nişansız ve isimsiz mücahidler her gün daha büyük fedakârlıklar gösteriyorlar, binaya bir kerpiç koymak ve bu yapıyı Kuba mescidi gibi bir an önce yükseltmek istiyorlar. Diğer mücahid ve şehitler bu mescidi tamamlamak ve mükemmel hale getirmek için gayret göstereceklerdir. Ama şehrin dışındaki bu uzak, kör ve ücra köşede, küfrün tasallutunda olan bu topraklarda sırtında taş taşıyarak binanın temeline koyan, Ammar’dı [Ammar b. Yasir. M.Y].” Ali Şeraitî, Mektuplar, Şura Yayınları, İstanbul, 1991, s.31