ALİ ŞERİATİ

Ali Şeriati Hüseyniye-i İrşad

Kull. Adı    

:

Şifre 

:  
     

Yeni Üye - Şifremi Unuttum

Modernizm’le Hesaplaşma Çabasında Bir Aydın: Ali Şeriati Portresi / Aydın HIZ
Kendisi Olmayan İnsan
Dünya Görüşü ve İdeoloji
Şia
İran ve İslam
Tüm medyalar için tıklayınız...
Tefsir Dersi

Sesli ve Görüntülü Medya

Ali Şeriati Belgeseli
Belgesel

Tüm Arşivler İçin Tıklayınız...

HACC
Ne Okumalı? -Dört Aşamalı Alternatif Bir Okuma Programı- / Ali BULAÇ
Aşk ve Sevgi... / Dr. Ali ŞERİATİ
Bir Kez Daha Ebu Zer
Hangi Kur’an / Ali ŞERİATİ

İSLAM BİLİM DERSLERİ BAŞLIYOR

TARİH :19-03-2009

23.03.2009 tarihinden itibaren İslam Bilim dersleri başlıyor

Dr. Ali Şeriati'nin İslam-Bilim adlı konferanslarından oluşan eserini dersler halinde yayına hazırladık. Site üyelerimiz ve ziyaretçiler burada yayınlanacak dersleri takip edebileceklerdir. Pazartesi ve Perşembe günleri yayınlanacak olan dersleri muntazam takip edip tartışan takipçiler muayyen bir vaktin sonunda bu önemli dersleri bitirmiş olacaklardır.

Derslerin bitiminde takipçiler tarih bilinci, tarih felsefesi, toplumsal tevhid ve toplumsal şirk, ideal insan, toplumbilim, tevhidi dünya görüşü, altyapı ve üstyapı, ideoloji olarak İslam, varoluşçuluk, materyalizm, alinasyon, Marksizm gibi birçok önemli konu hakkında önemli bilgiler edinmiş olacaklardır. Hem derslerin takibi hem de dersler üzerine yapılacak tartışmalarla Doktor'un öğrencileri olarak O'nun fikirlerini tanımış, tartışmış ve belki ümidimiz odur ki ilerilere taşımız olacağız
hgs bakiye yükleme
trafik cezas? ödeme
kredi kart? borç sorgulama
kredi kart? borç sorgulama
yap?kredi kredi kart? borç sorgulama
tl yükleme
hgs yükleme


detay
Tüm haberler

.....................................................

ÜYE OLUN

TARİH :17-03-2006

Siteye üye olun yeniliklerden hemen haberiniz olsun.
hgs bakiye yükleme
trafik cezas? ödeme
kredi kart? borç sorgulama
kredi kart? borç sorgulama
yap?kredi kredi kart? borç sorgulama
tl yükleme


detay
Tüm haberler

.....................................................

TARİH : -- tarihinde tarafından gönderildi...
WEB :
Ülke :
Şehir :



.: Yazarlar :.
Sol İslam, İslam`ın Solu, İslam Düşüncesinde Sol / Kenan ÇAMURCU

NTV’de yayınlanan “Sol İslam” isimli dosyada -kendi hesabıma- ifade etmeye çalıştıklarımın, programın kısıtlı süresi içinde mecburi kısaltmalar nedeniyle maksadın hilafına yorumlandığını gördüm. Mesela Posta Gazetesi yazarı Erdoğan Aktaş, 30 Haziran’da internethaber.com’da da yayınlanan yazısında, hatalı bir yorumla, söylenenlerden İslam’ı sola oturtmaya çalıştığımı çıkarmış. Başka eleştirileri de dikkate alarak konuyu bir kez daha yazmamın yararlı olacağı kanaatine vardım. (“Sol İslam” meselesi, “AK Parti’nin Stra-trajik Meseleleri” isimli kitabımda yer alıyor.)

 

Her şeyden önce bu meseleyi bir din olarak İslam’ın değil, mü’minlerin İslam’dan anladıkları ve bu anlayışlarla kendilerine dünyevî gerçeklik kurdukları düşünce (İslam düşüncesi) alanında konuştuğumuzu bilmemiz gerekiyor. Dolayısıyla sol ve sağ gibi politik kavramlar da ancak İslam’ın sosyolojisinde geçerli olabilecek düşünce faaliyeti ve tutumlardır. Yine modern politik tariflerin kavramları olarak sol ve sağı İslam düşüncesi içinde kullanabilmemizin mümkün yolu, bugünden geçmişe doğru bu politik tutumların temsil ettiği ilkeleri tesbit edip bir gelenek kurabilmektir. Tıpkı fıkıh, hadis, siyer, tefsir ve diğer disiplinlerin ortaya çıkış tarihlerinden geriye doğru giderek kendilerine gelenek kurdukları gibi.

 

Bu bakımdan “sol İslam” veya “İslam solu” derken aslında daha çok “Müslüman solcu”yu kasdetmiş oluyoruz. Çünkü söylenen, dinin bizatihi kendisiyle ilgili değil, tezahürlerinden biriyle alakalıdır. Tıpkı İslam fıkhı, İslam adaleti, İslam tarihi derken kasdedilenin Müslümanların ürettiği fıkıh, adalet anlayışı ve tarih olması gibi.

 

İslam’ın sağı ya da solunu tartışırken aslında bugüne ait bir sorunu tarihin içinden örneklerle doğrulamaya ya da yanlışmaya çalışıyoruz demektir. Bu satırların sahibinin uğraştığı problem açısından bakıldığında ise mesele, İslam’ın modern anlamda sağa ait bir din, dinî düşünce ve dinî sosyoloji olduğu önermesinin yanlışlanmasıdır.

 

Nitekim bahsi geçen yazısında Erdoğan Aktaş da her zamanki önyargıyı tekrarlamış ve İslam düşüncesinin sağda durduğunu varsaymış: “Kenan Çamurcu, AK Parti’nin ‘yenilikçi bir çıkış’ olduğunu, ancak kimliğini ‘muhafazakar demokrat’ olarak tanımladığı için sağa düştüğünü savunarak eleştiriyor. Ancak Çamurcu’nun ıskaladığı nokta, AK Parti’nin kimlik tanımlaması nedeniyle değil, referans aldığı nokta itibariyle sağa oturmasıdır. AK Parti hangi açılımla sola oturacaktı?”

 

Gerçi AKP ile ilgili eleştiri ve değerlendirmem böyle değildi, ama konumuz bu olmadığı için onu geçip bu partinin kimlik nedeniyle değil, referans aldığı nokta sebebiyle sağda olduğuna dair -kafa karışıklığı da hissettiren- cümleye bakılabilir. Bu önermeye göre AKP’nin sola oturması için yapması gereken açılım ne olabilir? Mesela İslam ve/ya İslam düşüncesiyle akrabalık ilişkisini reddetmesi açılım listesinin başında mı yeralmalıdır? Çünkü Türkiye’de bu sahada, sol düşüncenin Sosyalizmden Kemalizme kadar bütün türleri arasındaki farklılık, olsa olsa İslam’a mesafeleriyle ölçülebilir.


AKP’nin tartışma içindeki anlamı, bu partinin kendi içinde sağ ve solu birlikte yaşatabilecek bir tecrübe olabilecekken “muhafazakar demokrasi” isimli ne idüğü belirsiz bir tanımlamayla bu fırsatı kaçırmış olmasıdır. Bu kimliği üreten bakış açısı İslam’ı sağda yorumladığı ve partiye de böyle bir bakış açısı referans olduğu için AKP içinde sol yorum barınamaz. Oysa AKP, 2001’in ekonomik ve siyasi travması koşullarında cumhuriyetin CHP’si gibi kurucu bir rol üstlenebilirdi ve partinin içinde sol ve sağı bir arada tutabilirdi.

 

İslam solu, İslamî sol, sol İslam veya başka herhangi bir isimlendirme; Kur‘an-ı Kerim’in bütünlüğü, Rasûl-i Ekrem’in (sav) sünneti ve yakın arkadaşlarının (ashab) yorum ve uygulamaları içinde toplumsal hayat, farklılıkları kavrayış, siyaset, iktisat, hak hukuk ve benzeri konuların hangi vurguyla modellendiği ile ilgilidir. Faraza toplumsal hayatın tanzimi ve işleyişinde gizli açık sınıfsal ayrımlar meşrulaştırılmaya çalışılıyorsa sağ; bu ayrımlara karşı çıkılıyor ve oradaki farklılıklar arasında geçirgenlik, eşitleme ve dengeleme sağlanması savunuluyorsa sol anlayış hakim demektir. Toplumdaki ırk, inanç, cinsiyet farklılıkları üniter doku inşası içinde eritilmeye çalışılıyorsa sağ; farklılıkların kendilerini tanımlama biçimleriyle kabul edilerek özgürlükleri güvence altına alınıyorsa sol kavrayış yürürlükte demektir. Servet ve mülkiyetin bireysel özgürlüğü yüceltilip bireylerin “serbest” rekabet içinde kendilerini gerçekleştirmeleri bekleniyorsa sağ; servet ve mülkiyetin Allah’a aidiyetinden başlayarak insanoğlunun ona emaneten sahipliğinden söz ediliyor ve tekelleşmeye karşı kesin hükümler konuyorsa sol tutum geçerli demektir.

 

Kur’an-ı Kerim’in ayetleri ve Rasûl-i Ekrem’in sünnetine bakıldığında şu verdiğimiz örneklerde İslam’ın tarihsel tecrübesinde sağın mı, solun mu hakim renk olduğu hemen ortaya çıkar.

 

İslam düşüncesi içinde, bugünkü anlamda sağ ve solun öncelikleri hep varolmuştur ve tarih boyunca bu iki tutum pek çok alanda yöntem farklılığı olarak da karşı karşıya gelmiştir.

 

Hulasa meselemiz, mesela liberalizmle İslam’ı uzlaştırmaya çalışırken Kur’an’dan birey, özel mülkiyet, ticaret vs. için işaretler bulunduğunu gösterip bunu Sovyet tipi sosyalizmin karşısına çıkararak sağı haklılaştırmanın ötesine geçmektedir.


İslam’ı filan ekonomik sistemle uzlaştırma denemelerinin tümü başarılı olabilir. Bütünlüğünden koparılmış referanslarla sosyalizmi de, komünizmi de, kapitalizmi de dinî kaynaklardan temellendirmek imkan dahilindedir. Oysa dinin, ilahî kitabı (Kur’an) ve tarihsel tecrübesi içinde neleri takbih (kötüleme), neleri terğib (teşvik) ettiğine, hangi ilkeleri sâbite hangileri ârızi bulduğuna, hangi kavramları belirleyici, hangilerini etkileyici saydığına bakmak gerekir.

 

Şimdi soralım: İslam’ın ekonomiye dair nasihatları bireyin ve özel mülkiyetin yüceltilmesi üzerine mi oturur, yoksa mülkün Allah’a ait olduğu, paylaşımcı (zekat, sadaka, hums vs.), servetin tekelleşmesini engelleyen iktisat ilkesine mi dayanır?


Kur’an’ın hükümleri, Peygamberimizin sünneti ve ulemanın içtihadları bize mülkiyet, girişim hürriyeti vs. gibi kavramların ikinci önermenin altında, denetiminde ve bağımlı değişkenler olduğunu söylüyor. Eğer birinciler sağın öncelikleri ve temel ilkeleriyse İslam iktisadı ve sosyolojisi kesin olarak soldadır. Sol iktisat denince akla neden sosyal adalet, sosyal denge, ekonominin tekel ve kartelleşmesine karşı refleks, denetim, insanî gelişim ve adaletli büyüme vs. gibi rekabette eşit ve adil yarışı sağlayacak iyi yönetişimin değil de  ekonomide devlet/kamu kontrolü, devlet iştirakleri, kapalı ekonomi gibi kavramların geldiğini galiba sağ/kapitalist ekonomiyi müdafa eden Müslüman iktisatçılar açıklamalıdır.

 

“Sol İslam”, bilindiği gibi 60’lı yılların başında Suriyeli Mustafa Sıbâî’nin “İslam Sosyalizmi (el-iştirakiyyûnu’l-islamî)” kitabı, 80’lerde de Mısırlı Hasan Hanefi’nin “İslam solu (yesâru’l-islamî)” dergisi vasıtasıyla doğrudan bu terkiple gündeme gelmişti. Fakat ne Sıbâî’nin “İslam Sosyalizmi”, ne de Hanefi’nin “İslam solu” Sovyet tipi devlet sosyalizmi ve devlet işletmeciliğine dayalı iktisat modeli değildir. Hele Hanefi’nin “İslam solu”nu ekonomi tartışmasına indirgemek tamamen yanlıştır.
Hasan Hanefi`nin, 6. yüzyılın "dil"indeki "abd" ile Allah-kul ilişkisini tanımlamaya devam etmenin anlamlı olmadığı ve buradan çıkacak yeni kelama kulak vermek gerektiği fikrini "antroposentrik kelam"la tarif edip "yesaru`l-islam"ı bunun zorunlu sonucu sayanlar çıksa da Hanefi, İslam düşüncesi içinde felsefi temelleri güçlü bir sol kavrayış inşa etmeyi başarmış bir düşünürdür. Hanefi’nin konu ettiği sol İslam, dinin limitlerinden başlayarak, tüm tanım ve farklılaşmalarda insan hakları, özgürlük, eşitlik, siyasi katılım, servetin tekelleşmemesi ve benzeri idealler bütününün oluşturduğu dünya görüşünün adıdır.

 

Ali Şeriati’nin "Dine karşı din (dîn ber aleyhi dîn)” kitabında sözü edilen iki din de sol ve sağ anlayışların karşılaşması olarak tercüme edilebilir.

 

Aktüel olaylar ve profiller üzerinden bakıldığında ise İslamcılıklar ve politik dinî anlayışlar arasındaki farkı göstermenin en elverişli yolu, sol ve sağ ayrımıdır.

 

Maddeler halinde sıralarsak: (Bu bölüm yazının girişinde bahsettiğim kitabımdan özetlenerek alınmıştır.)

 

Sağ İslam, etnik ve politik bakımlardan mazlum-zalim ilişkisini üretecek türden bir iktidar hiyerarşisine dönüşmeye teşnedir. Sol İslam, dinin sağladığı barış ortamında oluşturulan ortak kültürel mirasla bir araya gelmiş toplulukların birliğinin parçalanmasına geçit vermez.

 

Sağ İslam, toprak bağımlılığı ve tutkusu ile ateşlenmiş mülkiyet ve sahiplenme hırsının, hırsızlık dahil her yolla ‘edinme’ refleksine enerji ürettiği ortada iken edinmeyi kutsar. Her şeyin gerçek mâlikinin Allah olduğunu ezberletene kadar tekrarlayan bir kutsal kitaba (Kur’an) rağmen sağ İslam, tarih boyunca mülkiyetin yüceliğini, edinmenin kutsallığını, sahiplenmenin haklılığını propaganda etmiş ve kendi siyaset kurgusunu buradan çıkarmıştır.

 

Sağ İslam için toprak önemlidir, sol İslam içinse o toprağın üzerinde yaşayan insan. Sağ İslam için toprağı korumak ve bu yolda gerekirse insanı yok saymak meşrudur. Sol İslam için herşeye karşın insanı korumak vazgeçilmezdir.

 

Sağ İslam için (din kardeşiyle bile arasında olsa) topraktaki sınırlar ve onları can-kan pahasına korumak varlığın nedenidir, sol İslam içinse bütün bu ayrışmalar beşerî değildir, fiilî durumdur, yapaydır; ahlakî olan, bu yapaylığın insanlık ailesinde düşmanlık yaratacak şekilde zihni ele geçirmesini engellemektir. Sağ İslam için üzerinde durduğu kendi toprağından başka gerçeklik olamaz, sol İslam içinse öncelikli gerçeklik Allah’a imandır; bu nedenle Allah’ın arzı olan dünyanın tüm coğrafyaları kendi gerçekliği kadar evrende yer tutmaya hak sahibidir.

 

Sağ İslam için inanç vardır, sol İslam içinse iman. İnancı oluşturan sadece imanın gerekleri değildir; inanç, teritoryal tasavvuru gerçeklik dünyasına taşıyan tüm değerlerin bileşkesidir. Toprağın tüm değerleriyle yoğrulan bu inanç, imanın yerine geçirildiğinde ortaya kurgulanmış seküler siyaseti ve onun kurumsallaşmış biçimlerini korumaya and içmiş kesin inançlılık çıkar. Peygamberler ve dinî önderlerin bu kesin inançlılığa ve atalar dinine karşı amansız bir mücadele vermeleri boşuna değildir.


Sağ İslam farklılık ve çoğulculuktan hiç hoşlanmaz. Metnin tek tip ve tahakkümcü siyasetlere geçit vermemesinden de bu nedenle huzursuzluk duyar. Toprağı, ürettiği inancı ve kesin inançlılığı korumanın yolunun farklılaşmamaktan geçtiğini bilir ve metni alabildiğine böyle yorumlamaya özen gösterir. Bunu yanlışlayan tüm yorum, düşünce ve tarihi örnekleri zor kullanarak da olsa bertaraf etmeye çalışır. Sol İslam için ise tüm farklılıklar özgürce varolma hakkına sahiptir. Kur’an-ı Kerim ve Sünnet’in tüm örnekleri sol İslam’ın doğal dayanaklarıdır.

 

Sağ İslam için dostlar ve düşmanlar vardır. Sağ İslam’ın militer bir kol olarak İslam faşizmini doğurmasının haklı nedeni de budur. Sol İslam için dünya dostlar ve düşmanlardan ibaret değildir. Medeniyet kurmayı sağlayan da zaten bu diyalektik olamaz. Büyük uygarlıklar kurmuş İslam düşüncesi, dünyaya çatışmanın diyalektiği içinden bakmadığından parlak medeniyet örnekleri ortaya koyabilmiştir.

 

Sermaye birikimi ve servet konusunda dinin sınırlayıcı olmayan ilkeler getirdiğine ve teşvik edici olduğuna bizi ikna etmeye çalışanlar hep sağcılardır. İslam tarihinin ilk örneklerinden başlayarak tarih boyunca sermayenin baskı altına alıcı etkilerine, hiyerarşi doğuran sonuçlarına, dayanışma ve paylaşmayı kolaylıkla kast sistemine dönüştüren tarzına itiraz eden de sol tutum olmuştur.

 

Sağ İslam’ı toprak bağımlısı yapan, o toprak üzerinde edindiği ve korumak için cansiperane mücadele vereceği birikimi ve servetinden başkası değildir. Ebu Süfyan’ı teritoryalist, milliyetçi, statükocu ve sağcı yapan buydu; Hz. Ali’yi, Ömer’i, Ebu Zer’i bunlara isyan eden karşı tarafın kahramanları yapan da. Ali Şeriati’yi rahmetle anmak gerekir. Bu ayrışmanın adını hayli erken zamanlarda koyup Müslümanlara armağan etmiştir.

 

Sol İslam’ın aidiyetsizlik olarak tanımlanması sağın suçlamasından başka bir şey değildir. Sağ, kendi bağımlılık, saplantılılık, ayakları yere çakılmışlık, kuşatılmışlık, bağımsız olamama, edinme hırsı ve sahiplenme tutkusunu haklılaştırmak için solun özgürlüğü ve gerçekliği koruma yolunda yükselttiği itirazı “aidiyetsizlik” olarak tanımlayıp propaganda eder. Oysa “sol İslam”la vatansız bir dinden söz edilmemektedir. Bu dinin vatan(lar)ı hep olmuştur, şimdi de vardır. Bu dinin inananları yaşadıkları vatanlarına katkı sunmak için rasyonel çıkar değerlendirmelerinden çok romantik nedenleri önemserler. Solun özgürlük, eşitlik, insan hakları, sosyal adalet, evrensel insanî duyarlılık ve benzeri kavramlar üzerinden bireysel ve toplumsal olanın evrenini anlama çabası vatan, millet, birlik ve beraberlik gibi kavramların anlam ve değer dünyasını yok sayması demek değildir. Fakat sol İslam’ın vatancı, milletci, birlik beraberlikçi ideolojisi yoktur, olamaz. Sağı sağ yapan işte bu nesnel doğrulardan ideoloji çıkarmasıdır zaten. Vatancı ideoloji dini millileştirir, dinsel hayatı kültürel öğeye indirger, farklı milliyetlerden dindaşları bile kaçınılmaz olarak öteki görür.

 

Karşılaştırmaların listesi uzatılabilir.

 

İran’da sağ ve sol İslamî kavrayışlar siyasi sahanın gündelik dili olarak hiç tuhaf karşılanmıyor. Ama bizim diyarda bu tip açılımlar sık rastlanan bir şey olmadığı için bize garip görünebiliyor. Tıpkı Arap dünyasında ve başka yerlerde marksist aydınların bile İslamî kültürün bütünüyle dışında bir sol düşüncenin nasıl olabileceğine akıl sır erdiremedikleri gibi.

 



Kaynak: www.fikritakip.com


         -        

 


Bu Yazı 13388 defa okunmuştur
 

 Bu haber için toplam 196 yorum yapılmıştır...

şeriati nurettin meriç 27-08-2007, 15:22:24
ellerine sağlık haysiyetli aydın.yüreğine beynine sağlık.bu ülkede herkes birer doğma üretmiş ve onun üzerinden sömürüyor.dolayısıyla yenilikten,tenkitten korkuyor.yeni kavramlardan çekiniyorlar.sol deyince birileri sağ deyince birileri ürküyor.zira bu duyarlılıkla donatılmışlar.en ufak bir muhalefette aşırı refleks gösteriyorlar.niye. çünkü birileri ALLAH ı kazanç kapısı edenmiş.birisi vatanı milleti kazanç kapısı edinmiş.biris eşitlik barış ve özgürlüğü kazanç kapısı edinmiş.ama özünde hepside sahtekar.bu yol onların sömürü kaynağı.ellerinden gitmesinden ürküyorlar.artık birşeylerin değişmesinin vakti geldi.gerçek sol muhalefet kendini göstermeli.sağda kendini ifadeden aciz kalmamalıki ne idüğü açıklık kazansın.artık gerçek saflar belirginleşsin ve çalışan insanlar hakkını alsın.rantiyeciler alaşağı edilsin.halkın sırtındaki keneler zehirlensin.gerçek barış gerçek adalet gerçek özgürlük gerçek eşitlik gerçek kardeşlik gerçek umut iktidar olsun.son bulsun namussuz ve derin oyun.insan kazansın.biraz samimiyet birazcık haysiyet birazcık kişiliklilik birazcık ALLAH korkusu yeter bunun olması için.abi size olan büyük ve derin sevgimi ve saygımı ifadeden acizim.umutla inançla
 
artu 27-08-2007, 16:23:23
Ben anadolu topraklarında müslüman olduğunu herkesin gözüne sokan fakat kızına daha lüks araba almak için işçinin, emekçinin ekmek parasından çalan insanlar istemiyorum. Namaz kılan fakat duruş anlamında nerde durduğu anlaşılamayan(kendide bilmeyen) insanlar güç geçtikçe çoğalmaktadır. Hak yeniyor! Bu bir ahlak sorunudur. Mülümanım diyen birinin bunu kabul etmemesi bir tarafa bunu yapanlarla hesaplaşması, onları fikri anlamda yargılaması lazımdır. Bu ülkede sosyalizm ile islamın nasıl uyum içersinde birlikte olacağının gösterilme zamanı gelmiştir. Bunu göstermekte en çokta anadolu insanına yakışır! Bu birliği kurmalıyız. Bir örgütlenme vuku bulmalıdır. Materyalizmi dışlayan fakat özgürlük ve ekonomik sistem anlamında sosyalizmin tarafında bulunan bize özgü bir sistem doğmalıdır. Allah hepinizden razı olsun.
 
aykırı 04-09-2007, 17:56:43
70 li yıllarda bir bir çok islami hareket içersinde olan MÜSLÜMANLAR MARXSİST SÖYLEMLERDEN ETKİLENMİŞTİR...diyorum ve bunun üzerine konuşulabiir.
 
radikal 21-09-2007, 15:05:39
Allah'ın selamı üzerinize olsun,
Yukardaki bu yazıyı lütfen aklı selim olarak okuyun. Nerede yayınlandığını, kimin yazdığını bir kenara koyun. Nasıl bir mantık silsilesidir, neresinden başlayayım bilemedim. Yazı yanlışlar, önyargılar ve duygusal değerlendirmelerle dolu. Yukarda övülen sol konusunda yazar oldukça duygusal bir yakınlıkla gerçekleri görmezden gelmiş. Yazarın sınıflandırmasıyla devam edersek, Solun faşizme karşı attığı sloganlar onları faşist olmaktan kurtarabildi mi? Bu faşizm ırk temeline dayalı değil belki artık, ama kendi gibi düşünmeyen herkesi red eden ve söz hakkı, yaşam hakkı tanımayan bir sol var Türkiye'de. Solun insana değer verdiğinden bahsetmiş yazar. Faşizm kadar sol da insan hayatını hele de sistem söz konusuysa harcar, dünyadaki örnekleri de mi unutacağız.
Yazar yanlızca müslüman coğrafyaların son yüzyılına ait bir değerlendirme yapmış olsaydı; ABD-SSCB dengesi Orta Doğu politikaları ve bunların müslümanlar üzerindeki etkisinden bahsetmiş olsaydı bunları yazmaya gerek duymazdım. Ancak yazar özellikle yazısının sonlarına doğru ideal bir sol İslam anlayışı ve sağ İslam olarak isimlendirdiği geleneksel İslam anlayışını birbiriyle kıyaslamış. Kıyaslamakla kalmamış birini yermiş, diğerini yüceltmiş.
Ben yanlızca müslümanım. Sağım solum, bunlara yamanmak gibi bir kompleksim yok benim. Annemin bana siz yeşil komünistlersiniz dediğini hatırlıyorum. Kendimi, savunduğum toplumsal düzeni ifade etmek için bu jargonu kullanmaya ihtiyaç hissetmiyorum.
 
qaan 12-10-2007, 14:49:24
Elbette sol da denilebilir eşitlikçi İslamı nitelendirrken ancak Fransız devrimiyle ve cumhuriyetçi kanadın kralın solunda oturuşuyla literatüre girmiş olması ama yine de yanlış da olsa sosyalizmi şimdiye değin ifade etmiş olması nedeniyle .Belki sosyalizm ifadesini kullanmaktan korkanlar için yumuşak bir terim.Gerçi sosyalizm terimi de en azından ülkemiz açısından sabıkalı durmaktadır kanısındayım.Toplumculuk desek o da bir başka yumuşatma biçimi olacaktır sanırım.Aslında İslam denilince Rahman suresinde ifade edildiği gibi [Göğü yükseltti ve mizanı koydu / Tartıda taşkınlık edip dengeyi bozmayın / Tartıyı adaletle yapın , terazide eksiklik yapmayın(7-9) ] tüm yaratılmışlar için verilen yeryüzünde hayvanların dahi nasibini unutmadan ölçüyle hareket etmek gerekliliği anlaşılmalıydı ne var ki daha Rasulullah [s.a.a.v]vefat eder etmez şehrin şu iki ileri gelenleri ve onların soyca ardılları yitirdikleri dünyalıklarını yeniden edinme uğraşısına girerek gerektiğinde zor kullanarak ve elbette ayetleri eğip bükerek yeniden iktidarı ve yorum hakkını tekellerine aldılar.Oysa "Biz nereye uyarıcı gönderdiysek mutlaka oranın zenginlikle şımarmış elebaşları ,mele ve mütrefini biz sizin getirdiğinizi inkar ediyoruz dediler(34/34) ayetinin ifade ettiği manayı Marx 1847 manifestosunda Burjuvalar ve Proleterler başlığı altında "Şimdiye kadarki bütün toplumların tarihi sınıf savaşımlarının tarihidir" tümcesiyle toplumbilimsel olarak yeniden saptamıştı.
 
korayhodja 04-11-2007, 15:19:51

Anadolu toprakları İslam ile Sosyalizmi harmanlayıcı en idel beşiktir. Nurettin TOPÇU'nun dediği gibi; "Sosyalizm, devrimizin şeriatıdır." Ama 4 çeker jeeplerin sürücü koltuğundan bakınca bazı dindarlar(!) bunu farkedemiyor tabii... Maalesef ülkemizde İslami birikimin yeterince özümsenmemesi, feodal zeminin tüm tortularının inancımıza yapışması ve dolayısıyla İslam'ın devrimci ve eşitlikçi yapısının bu bulanıklıkta zihinlere fazla ışık verici olmaması gibi bir durumla karşı karşıyayız. Dindarların hızla kapitalistleştiği ülkemizde, İslam'ın aydınlatıcı öğretisini en iyi biçimde anlamak için Ali ŞERİATİ külliyatı okunmalı ve özümsenmeli. Ama hala kapitalist, Amerikan mandacısı ve mezhep fanatiği şahsiyet kurgusunun dindar sanıldığı ortamda Türkiye'deki Müslümanların zihinlerini Ali ŞERİATİ'nin fikir lezzeti ile buluşturmak ne kadar zor!
 
ali k 15-11-2007, 11:01:17
sol ve sağ öz itibariyle birbirini bütünler, dönemsel paradiğmaların sonucudurlar ,illegal sol ve illegal sağda özde aynıdır. kapitalizm, sosyalist ideoloji ve faşizmde kavramların ve insanın basitleştirilip küçültülmsi sonucu oluşurlar sevgili kardeşim....
 
erol 14-07-2011, 00:00:13
arkadaşlar, namık kaya adlı arkadaşımın İslami sol ile ilgili uzun bir yazısı var, okuyabilirsiniz, epey tez taşıyor.
 
 

BU KATEGORİDEKİ DİĞER ESERLER

Mehmet Akif ve Düşündürdükleri / Şuayip MEKEÇ
Sol ve Liberal Muhayyile / Ali BULAÇ
Cüzzamlıyı İyileştirdiyse Zalimliğine Anlayış mı Göstermeliyiz? / Fikritakip
“Öncü Şahsiyetler: Seyyid Kutub ve Ali Şeriati” / [Seminer]
Kendi Semasında Tek Yıldız: Nurettin Topçu Ve Müslüman Anadolu Sosyalizmi / Ümit AKTAŞ
Bilgiden Neo-Nihilizme..: Müslüman Nihilistler / Turan KIŞLAKÇI
Gazali, İbn-i Rüşd’ü Döver mi? / T.Suat DEMRE
Dikkat! Kitap! / Heinrich BÖLL
Suruş ve Sarsılan Kalplerin Tanrısı…/ Meliha ÇELİK
Şeriati Suriye'yi Nasıl Okurdu?/ Cihan AKTAŞ
‘Ehl-i kitâp’ kimdir? / R. İhsan ELİAÇIK
Cahili Tüketim Kültürünü Aşmak Mümkün mü? – 1 / Hamza TÜRKMEN
AK PARTİ Eleştirisi / Ali BULAÇ
Din Modern Zamanlarda Nereye Gidiyor? / Dr.Abdülkerim SURUŞ
Sol İslam, İslam`ın Solu, İslam Düşüncesinde Sol / Kenan ÇAMURCU
Entelektüel, Aydın ve Din / Dr.Aliye ÇINAR
İnsanlık Suçu: Biz Filistinliler, Hakkımızı Helal Etmeyeceğiz / Hayrettin KARAMAN
Bir Seçim Yapın Arkadaşlar/ Ali SALDIRAN
Bayan Humeyni ile Bayan Şeriati... / Sibel ERASLAN
Profesör olmak; Ebu-Zer'in Kişiliğini Manupüle Etme Hakkını Verir Mi? / Muhammed CAN
Surûş, Şimdi de Şeriatî İçin İlginç Şeyler Söylüyor! / Selahaddin Eş ÇAKIRGİL
MUSEVİ NE DİYOR?/ Mir Huseyn MUSEVİ
Özgürlük şairi İkbal, İstanbul'da anılıyor
Evrim Kuramı ne anlatıyor? -2- / Bülent Şahin ERDEĞER
"İslâm Sosyalizmi"nin Serâncâmı/ Bülent Şahin ERDEĞER
Efgani ve Abduh Vehhabi Miydi? / Mehmed Akif ERSOY
“Evrim Kuramı”na Gerçekçi bir Bakış-1/ Bülent Şahin ERDEĞER
Cihan Aktaş Yakın Yabancı İran'ı anlattı/ Asım ÖZ
"İslam ve Sınıfsal Yapı" Türkçe'ye kazandırıldı
Güneye Göç Mevsimi / Stefan WEIDNER Sudanlı Kült Yazar Tayyip Salih'in Ardından…
İslam Dünyasına Evrensel Reçete: Musa Carullah / Yusuf TOSUN
Beykoz’da “Ali Şeriati” Konuşuldu
İnsanlığın Kısa Tarihi: BÜYÜK RESİM
Zehra Hanım'ın Işığını Kapatan Jip / Yıldız RAMAZANOĞLU
Mülkiyet ve İktisadi Kullanımı Üzerine/ Murat AYDOĞDU
Kapitalizmin Efendilerine Karşı Anti-Kapitalist İman! / Bülent Şahin ERDEĞER
Küresel Kibir Çetesi ve Ahlak Devrimi / Bülent Şahin ERDEĞER
İran'ın Yeşil Rasyonalizmi/ Ali BULAÇ
İranlı Göstericiler COŞKULU VE TEMKİNLİ/ Cihan AKTAŞ
İran'da Kim Ne İstiyor? / Bülent Şahin ERDEĞER
İbrahim Yürüyüşü / Ebuzer SAİD
Sanayi Toplumu ve Geleceği- Unabomber'ın Manifestosu/ Teodor KACZINSKY
“Zere, Zora ve Tezvire” (Altına, Güce ve Hileye) Karşı... / Mîr Huseyn MÛSEVÎ
Hamaney Şeriati’yi Savundu / Bülent Şahin ERDEĞER
İmam Öldü; Yaşasın Konformizm! / Mansur YILMAZ
Sağcılık, Solculuk… / M. Kürşad ATALAR
"İslami Mücadelede Öncü Şahsiyetler"
Muhammed Mustafa ve Kur’an Yerine Mevlânâ Ve Mesnevî - Egemenlerin “Problemsiz (Light) İslâm” Projesi- / İlhami GÜLER
Çölde Bir Yalnız Âdem / Rasim ÖZDENÖREN
Bilge Adam Dergisi ve İslam Bilim Hediyesi
Yeni sınıfın ideolojisi: Kariyerizm ve Konformizm / R. İhsan ELİAÇIK
Bizden Korkanlar Sizi Seviyor / İsmet ÖZEL
Dua / Dr.Mustafa ÇAMRAN
Evrensel Bir Müslüman: Cemaleddin AFGANİ [KRONOLOJİK HAYAT HİKAYESİ]
Yeni Bir Zamanı Başlatmak / Atasoy MÜFTÜOĞLU
Cemaleddin Efgani / Mehmed Akif ERSOY
Anlaşılmamış Devrim / Charlotte WIEDEMANN
Ebû-Zerr el-Ğıfârî [v. 32/652] / Prof.Dr.Hayrettin KARAMAN
Sürekli Devrim: "Direniş Teolojisi"/ Prof.Dr. İlhami GÜLER
"Din Mafyası" Şeriati'ye Saldırmaya Devam Ediyor/ Bülent Şahin ERDEĞER
İnsan Üzerine / Ali K.
ANTİEMPERYALİST BAŞBAKAN: MUSADDIK/ Altan ALGAN
Cahili Tüketim Kültürünü Aşmak Mümkün mü? – 2 / Hamza TÜRKMEN
Kur'an'ı Nasıl Okumalıyız? / Aliya İZZETBEGOVİÇ
İbn-i Rüşt'ün İzinde / Loay MUDHOON ‘Reformcu İslam Düşünürü Muhammed ŞAHRUR'
İslâmî Cemaatin Kurucu Öğesi Olarak İslami Şahsiyet / Rıdvan KAYA
Röportaj: R. İhsan ELİAÇIK :İslam'ın Politik Duruşu Sol / Müjgan HALİS
Ne Okumalı? -Dört Aşamalı Alternatif Bir Okuma Programı- / Ali BULAÇ
Musa Carullah Bigiyef’in Sünnet Konusundaki Görüşleri / Mustafa AKMAN
Gençlere Tavsiyeler / Ercüment ÖZKAN
Afganistanlısı Antipatik de Bizim "Cübbeli" Taliban Neden Sevimli? / Serdar ÖZMEN
Kendi İçimizdeki 'İkna Odaları' / İdris ÖZYOL
Fatıma, Fatıma‘dır / Emine K. ARSLANER
"Ali Şiası Safevi Şiası" Kitabının Yeni Baskısı Yapıldı
Kim Müslüman Aydın Değildir? / Abdulkerim SURUŞ
Yeşil Rasyonalizm, Sol İslam, Adalet Devleti: Zihnimiz Yeni Siyasi Kavramlara Hazır mı? / Kenan ÇAMURCU
Bir Mücahidin Kaleminden Fikir-Put Savaşı / M. Numan AŞKAROĞLU
Toparlanın, Gidiyoruz! / İsmet ÖZEL
Ebuzer: Issız Çölde Yalnız Mezar / İhsan ELİAÇIK
Sağcı Bir Şiire Doğru [mu?] / Enes MALİKOĞLU
El-Ğarra Hutbesi / İmam ALİ
Ebu'l Ala Mevdudi Türkiye'de Anılıyor / Sempozyum
GAZZE RİSALESİ / Cahit KOYTAK
Yoksulluğu Görme(me)k ve Bir İntiharın Düşündürdükleri / Serdar Bülent YILMAZ
 
 
 
 

 

nike huarache Scarpe Abbigliamento Asics nike blazer michael kors Adidas Scarpe Ray ban nike flyknit longchamp scarpe converse nike free air jordan scarpe da calcio nike cortez Cinture air max new balance Scarpe nike roshe louis vuitton Ray ban adidas oakley converse Scarpe Adidas scarpe Nike Adidas superstar air max
new balance nike air max adidas nike roshe michael kors air max nike free nike blazer new balance oakley converse Scarpe Adidas nike huarache Scarpe Ray ban scarpe converse Adidas Scarpe Abbigliamento Asics Scarpe air jordan scarpe da calcio nike free nike cortez nike flyknit

www.aliseriati.com         www.aliseriati.net        www.aliseriati.org

NETWOR YAZILIM