23.03.2009 tarihinden itibaren İslam Bilim dersleri başlıyor
Dr. Ali Şeriati'nin İslam-Bilim adlı konferanslarından oluşan eserini dersler halinde yayına hazırladık. Site üyelerimiz ve ziyaretçiler burada yayınlanacak dersleri takip edebileceklerdir. Pazartesi ve Perşembe günleri yayınlanacak olan dersleri muntazam takip edip tartışan takipçiler muayyen bir vaktin sonunda bu önemli dersleri bitirmiş olacaklardır.
Derslerin bitiminde takipçiler tarih bilinci, tarih felsefesi, toplumsal tevhid ve toplumsal şirk, ideal insan, toplumbilim, tevhidi dünya görüşü, altyapı ve üstyapı, ideoloji olarak İslam, varoluşçuluk, materyalizm, alinasyon, Marksizm gibi birçok önemli konu hakkında önemli bilgiler edinmiş olacaklardır. Hem derslerin takibi hem de dersler üzerine yapılacak tartışmalarla Doktor'un öğrencileri olarak O'nun fikirlerini tanımış, tartışmış ve belki ümidimiz odur ki ilerilere taşımız olacağız hgs bakiye yükleme trafik cezas? ödeme kredi kart? borç sorgulama kredi kart? borç sorgulama yap?kredi kredi kart? borç sorgulama tl yükleme hgs yükleme
TARİH : -- tarihinde tarafından gönderildi... WEB : Ülke : Şehir :
.: Yazarlar :.
Hüdaperest Sosyalistler / Mustafa ÖZCAN
Geçenlerde Mesaj tv’de bir açık oturumda Ali Murad Daryal’ın sözlerini dinlerken bir noktaya takıldım. Bir tespiti çok çarpıcı ve orijinal geldi. O da Seyyid Kutup’la alâkalıydı.
Esasında, Ali Şeriati ve Seyyid Kutup gibilerin geleneksel veya muhafazakâr ulemaya yönelttikleri bazı tenkitler yerden göğe kadar haklı. Onları geçmişin tortularına takılmakla suçluyorlardı. Meselâ, zekâtı iskat etmek için evrak veya banknotlara zekât terettüp etmeyeceğini savunuyorlardı. Kimi geleneksel sünnîler bu anlayışı savunurken, aynı anlayışın İran’da da makes bulduğunu Ali Şeriati’nin yazılarından öğreniyoruz.
Bununla birlikte, çağının tortularına takılma açısından geleneksel ulemanın Seyyid Kutup ve Ali Şeriati’ye yönelttikleri kimi tenkit ve eleştiriler de son derece yerinde. Bu eleştirilerin can alıcılarından birisini Ali Murad Daryal sözkonusu sohbette yaptı. Merhum Seyyid Kutup’un İslâmda Sosyal Adalet adlı kitabının aslında sosyalist jargonun ve dünya görüşünün mahsûlü olduğunu söyledi. Yani Seyyid Kutup sosyalistlerin bir problemine İslâmda çare arıyordu. Soru ve zemin sosyalist kaynaklı olduğundan dolayı, cevap da tabii ona göre şekillenecekti veya olacaktı. Halbuki Yusuf Kardavi’nin Fakirlik Problemi Karşısında İslâm kitabı da aynı konuyu işlemekle birlikte en azından Kardavi’nin çıkış noktası katıksız ve İslâm.
Dolayısıyla İslâmiyet ilkinde sosyalist bir bakış açısıyla yorumlanıyordu. Bunun nedeni de konjonktür baskısıdır. Bu baskının altında kalan Seyyid Kutup, İslâmın sosyalizan bir yorumunu yapmak durumunda kalmıştı. Sokak baskısı değil, ama konjonktür baskısına maruz veya mağlup kalanlardan birisi de merhum Musafa Sıbai olmuştur. İslâm sosyalizmi kitabı böyle bir terkibin ürünüdür. Mustafa Sıbai’ninkisi aslında biraz da fantastikti. Halbuki sosyalizmi Irak uleması ve Abdulaziz Bedri gibiler tam tersine İslâm ile beşeri ideolojiler arasında uyuşmazlığa temas sadedinde sosyalizmle İslâmiyetin de kabil-i telif olmayacağına vurgu yapıyor ve ortak zeminler olsa da pradigmanın; kalkış ve çıkış noktasının faklı olduğuna işaret ediyorlardı. Sözkonusu programda Ali Murad Daryal fevkalede tespitklerde bulundu. Bunlardan birisi de, ‘Her medeniyet kendi kavramlarıyal yaşar. Kendini kendi kavramlarıyla anlatır. Aksi takdirde bütünlüğünü kaybeder’ sözüydü. Gerçekten de zaman zaman konjonktürün zorlamasıyla eklektik yorumlar yapılıyor. Bu durumda İslâmın vahid-i kıyasisi veya paradigması eklektik hale geliyor ve bakış açısı bulanıklaşıyor ve müntesiplerinde şizofrenik bir anlayışa neden oluyor. İslâmiyet ile sosyalizmi telif etme yönünde ilk günden itibaren gayretler olduysa da bunlar semere vermemiş, boşa çıkmış ve bu yol akim kalmıştır.
***
Seyyid Kutup ile birlikte bu eklektik anlayışın tesirinde ve etkisinde kalanlardan birisi de Ali Şeriati’dir. Ali Şeriati zaman zaman Cemil Meriç ile mukayese edilmiş ve aralarında benzerlikler bulunmaya çalışılmıştır. Lâkin sosyalizmin tarihçesini ve Batı’daki köklerini ve gelişimini iyi bilen Cemil Meriç, Ali Şeriati’nin bu yönünü hiç bir zaman onaylamamıştır ve iltifat etmemiştir. Aksine, onun Marksizan bir İslâmî anlayış geliştirdiğini söylemiştir. Bununla birlikte, hac kitabını ve sosyolojik analizlerini takdir etmiş ve bu konuda hakkını da teslim etmiştir. Ali Şeriati gerçekten de sosyalizmden öylesine etkilenmiştir ki tarihî Şii veya İslâmi kavramları bu ideoloji ile harmanlamıştır. Proleterya gibi kavramların yerine mustaz’afin ibaresini koymuştur. Örnekler uzatılabilir, ama gerçek birdir. Bu da Ali Şeriati’nin en zayıf tarafını oluşturmuştur. Luther gibi bir yenileyici olmak isteyen Ali Şeriati bu yenilik etüdlerini veya deneyimlerini İslâm ile sosyalizm veya daha özelde Şiilik ile sosyalizm arasında yapmak istemiştir. Bu bağlamda, Şiilikteki muhalefet damarı ve geleneği de işini kolaylaştırmıştır. Türkiye gibi ülkelerde de Alevilerin öncelikle olarak Marksizme meyletmelerindeki temel neden ikisi arasında muhalefet ortak paydasıdır. Osmanlı’ya muhalefet geleneği kapitalizme muhalefete bir nevi geçiş kapısı olmuştur. Hem Alevilik de hem de sosyalizmde geleneksel değerlere ve yapılara karşı bir çıkış vardır bu da şüphesiz Şiilik veya Alevilikle sosyalist muhalefetin buluşmasını kolaylaştırmıştır.
Muhalefet geleneği buluşmayı kolaylaştırmıştır.
***
Dolayısıyla tarihî arkaplana da arkatip olarak Ebu Zer el Gifari ve Hazreti Osman ve Emevi ve Mervanileri yerleştirmişlerdir. Servet düşmanlığı ile Emevi düşmanlığı bir sembol olarak biraraya gelmiştir. Ortak paydada buluşmuştur. Bu itibarla, Hazreti Osman’a yönelik muhalefet veya eleştirinin hem Ali Şeriati, hem de Seyyid Kutup’ta buluşması tesadüf eseri addedilebilir mi? Merhum Ali Şeriati tarihî aidiyetten yola çıkarak sosyalizmle çabuk kaynaşmış ve hayatını da sosyalizmle Şiiliği kaynaştırmaya adamıştır. Onun ütopyası bu olmuştur. Gençlik yıllarında da Hudaperest Sosyalistler Hareketi içinde yer almıştır. Yani dindar sosyalistlerden birisi olmuştur. Sosyalizmi dindarlaştırmak, dini de sosyalistleştirmek istemiştir. Elbette bu eklektik bir anlayıştır ve teşekkülünde konjonktürün de payı vardır. Buna nazaran iki düşünürün de Soğuk Savaş sonrasında etkileri yok olmamışsa bile nisbeten azalmıştır. Sadede gelecek olursak her sistem kendi pradigması içinde yaşar.
çağın iki güzide şehidini kendi eserlerinin bütünü ile değerlendirmekten kaçınıp ille islam dışı bir yerlere yamama gayretlerinin belki de en düzeysizi.. madem Şeriati hudaperest sosyalistdir öyle ise "marksizm ve diğer batı düşünceleri" adlı yapıtı bu makaleyi kaleme alan kişi yazmıştır.. insaf..
ali k
10-11-2008, 12:55:13
ali şeriati bir yazısındada ben varolşcuyum diyor...
miili cephe içinde yer alması, hüdaperest sosyalistler içinde yer alması klasik zihin yapısıyla değerlendirilirse yanlışlara düşeriz...
onun temeli insanbilimdir...
tüm zamanlardır..
ademi boyuttur..
hubuttur
özgürlüktür..
öznenin sorgulanmasıdır..
gerçek,üst insan ve aydındır..
tevhidi vücuttur...
vahyin karakteridir..
peygamberin nitelikleridir..
hem tao,hem mao,hem hegelve marks,hem konfüçyüs ve hint felsefesinden izlere rastlanır..
ancak o , ayrı bir düşünürdür..
onlardan izlere rastlanması tarihin izahındaki güçlükler nedeniyledir...
kavramlar o doğrultuda oluşurken ,o kavramları kullanmıştır..
ancak nitelik ve öz boyut farkı vardır...
o,tüm insani düşüncelere saygıyı elden bırakmamıştır...
ali şeriati cennet ve yeryüzünde ademin konum ve bağlantısını irdeleken ,bilgi ve kavrayışın neticesiyle ,irade neticesiyle ,tercih neticesiyle insan hayatının diyalektik akışı bulunan ,öz-nesne ilişkisi bulunan yeryüzüne gönderildiğini bununda Allahın bir tasarı ve planlaması olduğunu pek çok eserinde dillendirir...
aslında dünya ekseninde insanın konumu bilgi-kavrayış -tercihin canlılığı sebebiyle şekillenir...
adem öz-bilgiye sahip olması nedeniyle halifedir..
toplumsal gerçeklikten uzakdurmayacak ,ancaktemel yapısı olarak öze dönüşü arayacaktır...
doğa-tarih veinsanlık sürecinde sirkülasyon sonsuz olduğuiçin kavramları kurmak ,hayat kaynağı yapmak ve kendi ana yurdunu arama gerilimi ni yaşayacaktır...
tarihi süreç içinde kavramlar ancak o kavramı yaşayıp tanıyarak aşılacaktır...
bilgi kavrayış neticesiyle oluşacak bellek değişimi sonsuzlukiçive karşısındagidebildiğinoktaya gidecektir...
öz-yapı netleşecek insan künhü tanıma eşiğine gelebilecektir...
izafi olandan,gerçek olana geçiş böylece yapılacaktır...
ancak gerilim bitmeyecektir...
tüm bilimler bu ikili yapı ve gerilimden sudur edecektir...
ali şeriati sosyalizme-ulusa-varoluşculuga-şiaya bu temel espriyle bakar...
Muhammed Seriati
17-11-2008, 11:59:27
seLamun aLeykum,
Şehadetin büyük öğretmeni Seyyid kutub'un cahiliye döneminde etkilendiği sosyalist akıma sempati duyduğu karanlık dönemden nura yönelimini iyi analiz etmek gerekir,seyyid kutub kendi hayatını iki döneme ayırır,
birincisi, Allah'a olan inancını da koruyarak, sosyalizme yöneldiği ve daha çok edebi çalışmalara ağırlık verdiği dönemdir ki, kendisi bunu "cahiliye dönemi" olarak adlandırır, ikincisi de İslami fikir ve anlayışının derinleştiği ve olgunlaştığı ve Müslüman Kardeşler'e katıldığı dönemdir,
Seyyid Kutub'un eserlerinin özü kelime-i tevhidin yeniden ashabın anladığı gibi anlaşılmasını sağlamaktır. Onun düşüncelerinin özeti kabul edilen ve şehit edilmesinde gerekçe olarak kullanılan "Yoldaki İşaretler" adlı kitabında kelime-i tevhidin anlamı, etkisi ve sonuçları üzerinde durulmaktadır.
Tarihe mal olmuş, şehadetin çağımızdaki timsali olan Kutub'un kişiliğini, kendisinin de 'cahiliye dönemim' olarak nitelediği sosyalist akıma yamayarak manipüle edilmesini şiddetle yadırgıyorum.
Kelime-i Tevhide adadığı ömrü detaylarıyla ve tüm kırılma noktalarıyla beraber sahih bir bakış açısı ve sahih bir duruşla yeniden analiz edilmeli.
islamın sosyalizmle aynı ortak paydalarının bulunması, bu payda altındaki değerleri savunan düşünürlerin sosyalist olarak anılması hakkını kimsenin eline vermez, örneğin ali şeriati ve seyyid kutub un emperyalizm ve siyonizme tepkisinin sosyalist sempati olarak tellaki edilmesi büyük bir cinayettir.
anLam iLe...
ibni teymiyye
17-11-2008, 12:12:43
Seyyid Kutub'un "İslam'da Sosyal Adalet" adlı eserinde Hz. Osman ve Hz. Muaviye hakkındaki bazı sözlerine de burada bir açıklık getirmek istiyoruz:
Seyyid Kutub bu eserini 1946'da yazmaya başlayıp 1948 de bitirmiştir. Eseri çok rağbet görmüş zamanla, İngilizce, Fransızca, Almanca, Türkçe ve Farsça'ya tercüme edilmiştir. Bu eserin ilk baskılarında Hz. Muaviye ve onunla birlikte bulunan sahabe-i kiram ile Hz. Osman'ı tenkit eden sözler sarf edilmiştir. Bu sözlerinden dolayı Allame Mahmud Şakir ve diğer bazı ilim adamları tarafından tenkit edilmiştir. Kutub, sağlığında bu konudaki yanlışlarını bizzat kendisi düzeltmiş ve adı geçen kitabın altıncı baskısında tenkit konusu sözleri tamamen çıkarmıştır. Kitabın son şekli 1964'te basılmıştır. (11) Kitabın Türkçe tercümelerinde ilk baskılar esas alındığından hala bazı tercümelerde bu sözlere rastlamak mümkündür. Ancak hakikat yukarıda belirtildiği gibidir.
esselamun aleykum...
şeriati nurettin meriç
22-11-2008, 10:11:55
ALİ K yorumlarınızı okuduk. teşekürler dost......................... YUKARIDAKİ YAZIYA DAİR::arayış ve bir insanlık projesi peşinde olan savaşçıların beyin göklerinde milyonlarca düşünce bulutu dolaşır ve soyut-somut bütün dalgalanmalar düşünce yoğunluğunun neticesidir ve anlayış gereklidir. bir aydını tarihin muayyen bir dönemindeki ufak ama anlamlı ve çaplı zikzakları ile değerlendirmek elbette gerekir ama bu dalgalanmalarla o insanlara konum biçilemez. o insanların geçtikleri yol ve geldikleri son çok önemlidir ve öylece ele alınmalıdır. mevzubahis olan aziz simalar tarihe tanıklık yapmış hatta tarih yapmış denilebilecek ender simalardır ve o insanlar dar kapsamda asla tahlil edilemez. o insanları varlığın bütün olguları ile tahlil etmek gerekir. DİN BİLİM FELSEFE TARİH vs. yoksa anlaşılmaları zordur. ne bir düşünceye sahip olmak ne de bir fikir üretmek hatta ne de o düşüncenin savaşçısı olmak kesinlikle kolay olmayan şeylerdir. o insanların nasıl bir halet-i ruhiye içerisinde serüvenlerini sürdürdüklerini tahayyür ve tasavvur edebiliyorum desem onursuzluk yapmış olmam. zira onlar samimi idi içten idi anlamın peşinde idi anlamlı bir dünyanın peşinde idi. zaten bu yüzden sonsuzlaşmış değiller mi ve sonsuzluğa değin bıraktıkları hoş sada duyumsanmayacak mı...........umutla devrimle
ali k
02-12-2008, 08:27:18
ali şeriati,varoluşculuk,sosyalizm,irfan ı özgün tahlillerle yeniden inşa ederek bir potada eriterek ,asrın idrakine sunacağı bir islam dünya görüşü kurmak istemiştir...
abdulhamid
04-12-2008, 14:30:24
Sayın özcan tamda konjöktür gereği yine ali şeriati birazda olsa gündem den düşürmek istemektedir çünkü şeriati birilerinin RAHATINI bozuyor belliki ortalığı yatıştırmak gerekli yeni siyaset öyle gerektiriyor herhalde şimdilerde ılımlı islam gündemde tutulmaya çalışılıyor yoksa islamın gündemde neredeyse olmadığı soğuk savaş döneminde sosyalizmin gündemde olduğu bir dünyada sömürünün zulmün vahşi kapitalizmin ozaman ve şimdi ezilenlere kan kusturduğu bir ortam da adalet eşitlik zulüm gibi hususlarda ortak olan bir hisleri de ortaya koyarak moda akımlardan olan sosyalizmin yerine GENÇLERE özellikle vede bütün aşağılanan insanlara islamı nasıl sunacaklardı bu düşünürler ali şeriatinin de dediği gibi değiştirmek inkar etmekten taha önemlidir zaten soğuk savaşta ve şimdi de ideolojiler de psikolojik taktiklerle beraber onunla bir arada diğilmi bizi islam la tekrar buluşturan ali şeriati , seyyid kutup ve diğer düşünürlerimize selam olsun allah rahmet etsin selamlar
abdulhamid
05-12-2008, 13:12:41
editörbizim yoruma ne oldu gönderdiğimiz yorum niçin yayınlanmadı
aykut
11-12-2008, 12:58:53
mustafa özcanın yazdığı gazete zaten ali şeriati ve diğer islamın sömürüye, emperyalizme karşı olan inkılabi yönünü ortaya koyan bütün düşünürlere ve islam devrimine bütün ömrünce tahammül edememişsoğuk savaş boyun ca hep dünya sistemi ve egemen güçlerin yanın da komünizme karşı ittifak adı altın da hep ABD VE AB, İNGİLTERE gibi çağın emperyalistleri ile uyumlu yayın politikasını şiar edinmiş bir gazete olması dolayısıyla birazda normal sayılır ,şimdilerde İSLAMIN zulme ,sömürüye adaletsizliğe karşı olan yönünü ortaya koyup şehadeti seve seve kucaklayan aydınlara ,düşünürleri gündem den bir şekilde birilerini rahatsız ettiğin den gündemden sanki düzgün ce eleştiriyormuş gibi düşürmek için uğraşıyorlar ama nafile boşa çaba çünkü müslüman ve mustazaf halklar uyanıp kendilerin den olan önderleri ve aydınları alimleri tanıyıp biliyor vesselam
Oğuzhan Özdemir
16-12-2008, 22:06:42
Marx ya da Sartre bir hakikati dile getiriyor diye o hakikatin onlara ait olduğu sonucu çıkmaz. Onlar dile getirdi ve müslüman değiller hatta ateist değiller diye doğru söyledikleri reddedilemez! Hakikatler yaratılmıştır ve vardırlar,yaratılırlar ... Din bir şeyi emrettiği için o şey doğru değildir,biz de din için değilizdir.Din bir şey doğru olduğu için doğrudur ve din bizim insan olmamız içindir, nasihattır. birçok akım bir şeyler söyler doğru yanlış doğruları alırsın eğrileri almazsın. Ama doğruların hepsi zaten İslâmda vardır, ve akımlara ihtiyaç yoktur. Fakat felsefi ve bilimsel dilde, ideolojik yapıda yazıp söylemek adına belirli kavramlar paralel olarak kullanılabilir. Şeriati'ye atılan bu itham saçmadır, Şeriati'yi yerinde değerlendirmişmiş. Bir kere Cemil Meriç ile de tam olarak kıyaslanamaz, Şeriati devmrimcidir, eylemi vardır, Cemil Meriç daha çok düşün ve yazın adamıdır. Şeriati kısacık ömrüne,okuma,yazma,düşünme,yüzlerce konuşma ve hareket sığdırmıştır. Hataları vardır bizimkinden fazla değil, fakat öz olarak peymgamber,Ali ve Kurân'a dayanır.
Hz.Osman'a ve Muaviye'ye laf atılmasına kızanlar, Filibeli Ahmet Hilmi'den islam tarihi okusunlar, sünii Osmanlıda sünni bir adamdan okusunlar madem. bu hastalık geçirilemez. Osman yanlış işler yapmıştır, Ebubekir ve Ömer de yapmıştır. Ebubekir boşuna mı küs öldü Fatıma ile... bu adamlar insandır yapacaklar elbet ve bunlar da onların büyüklüklerini zedelemez,putlaştırmayı bırakın artık.
yusuf
23-12-2008, 05:30:46
"Bir bölüğü de âhiret ameliyle dünyayı diler; dünya ameliyle âhireti dilemez" nehcül belağa dünya ve ahiret 32 bölüm
evet şeriatinin hüdaperest bir sosyalist olduğu konusunda hiç şüphem yok hatta onu en iyi anlatan tamlamanın bu olduğunu düşünüyorum ve tarihe ve yaşadığı çağa bir çoğumuzun sahip olmadığı derinlik ve öznellikte bakması ve imam alinin çok sevdiği sözü hakkı kişiye göre değil kişiyi hakka göre değerlendirmesi onun bu kişiliğinin şekillenmesinde büyük pay sahibidir kanımca
selam ve dua ile
yakub x
23-01-2009, 03:09:04
madem şeriati yanlış yapıyor ve madem islamın sosyalizmle alakası yok... o zaman iran devrimi yanlış bir devrimdir ve islami bir devrim değildir .... Bu gün islam ülkeleri baskı altındadır ve sömürülüyor eğer biz devrimcilik ilkesini islamla özdeşmiyor ve bunu islamla ilişkilendirmek yanlış dersek bu ümmet bu büyük esareten nasıl kurtulacak . ali şeriati marksizden bir şeyler almştır zaten islam doğru şeyleri almamızı ister yanlışlarıda düzeltmemizi ister , ali şeriati bu felsefelerden doğru ilkeleri ve o günün gereklerini almıştır... ve bir sözünde şöylederİSLAM SOYALİZM VE KAPİTALİZMİN İYİ TARAFLARINA SAHİP VE K DIŞARDA KÖTÜ YÖNLERİNİ DE DIŞARDA BIRAKAN BİR ORTA YOLDUR .... ben yanlış biliyorsam uyarın ...islami çözümünü bilen varsa lütfen paylaşsın
alifurkani
17-09-2009, 09:54:27
Annemin de ellerini öperim. Eşkiya ve küffarın şerrinin kendilerine dönmesi için pak kalbiyle dua etmesini söyle. Bütün bu müşkülatın içinde en ağır yük senin omuzlarında ve ben, benim veya başkalarının tasavvur ettiğinden daha fazla olarak bu ağır yükü kaldırma mesuliyetinin bilincinde olmandan dolayı Rabbime şükrediyorum. MUMİNİ göremediniz mi bu duada...! Bu adamın nasıl samimi bir MUMİN olduğunu şu duadan çıkaramadınız mı ! Sahi Ali Şeriati'yi okudunuz mu ?!!! Bazı yorum yazanlara bakıyorum gerçekten Ali Şeriati okuduğuna inanasım gelmiyor ya da okumuşlarsa da kesin anlamamışlar.....
alifurkani
09-09-2010, 06:45:53
Mesele bu yönüyle alınınca İslam ile Marks'ın kominizmi arasında ortak noktalar arayanların iddialarına karşılık açıkça şunu söyleyebiliriz:İslam ve Marksizm kesinlikle birbirinin KARŞITI olan iki ideolojidir. İnsan kitabı