ALİ ŞERİATİ

Ali Şeriati Hüseyniye-i İrşad

Kull. Adı    

:

Şifre 

:  
     

Yeni Üye - Şifremi Unuttum

Modernizm’le Hesaplaşma Çabasında Bir Aydın: Ali Şeriati Portresi / Aydın HIZ
Kendisi Olmayan İnsan
Dünya Görüşü ve İdeoloji
Şia
İran ve İslam
Tüm medyalar için tıklayınız...
Tefsir Dersi

Sesli ve Görüntülü Medya

Ali Şeriati Belgeseli
Belgesel

Tüm Arşivler İçin Tıklayınız...

HİCRET
HACC
Hangi Kur’an / Ali ŞERİATİ
Bir Kez Daha Ebu Zer
Aşk ve Sevgi... / Dr. Ali ŞERİATİ

İSLAM BİLİM DERSLERİ BAŞLIYOR

TARİH :19-03-2009

23.03.2009 tarihinden itibaren İslam Bilim dersleri başlıyor

Dr. Ali Şeriati'nin İslam-Bilim adlı konferanslarından oluşan eserini dersler halinde yayına hazırladık. Site üyelerimiz ve ziyaretçiler burada yayınlanacak dersleri takip edebileceklerdir. Pazartesi ve Perşembe günleri yayınlanacak olan dersleri muntazam takip edip tartışan takipçiler muayyen bir vaktin sonunda bu önemli dersleri bitirmiş olacaklardır.

Derslerin bitiminde takipçiler tarih bilinci, tarih felsefesi, toplumsal tevhid ve toplumsal şirk, ideal insan, toplumbilim, tevhidi dünya görüşü, altyapı ve üstyapı, ideoloji olarak İslam, varoluşçuluk, materyalizm, alinasyon, Marksizm gibi birçok önemli konu hakkında önemli bilgiler edinmiş olacaklardır. Hem derslerin takibi hem de dersler üzerine yapılacak tartışmalarla Doktor'un öğrencileri olarak O'nun fikirlerini tanımış, tartışmış ve belki ümidimiz odur ki ilerilere taşımız olacağız
hgs bakiye yükleme
trafik cezas? ödeme
kredi kart? borç sorgulama
kredi kart? borç sorgulama
yap?kredi kredi kart? borç sorgulama
tl yükleme
hgs yükleme


detay
Tüm haberler

.....................................................

ÜYE OLUN

TARİH :17-03-2006

Siteye üye olun yeniliklerden hemen haberiniz olsun.
hgs bakiye yükleme
trafik cezas? ödeme
kredi kart? borç sorgulama
kredi kart? borç sorgulama
yap?kredi kredi kart? borç sorgulama
tl yükleme


detay
Tüm haberler

.....................................................

TARİH : -- tarihinde tarafından gönderildi...
WEB :
Ülke :
Şehir :



.: Yazarlar :.
Özgür İrade Meselesinde Ali Şeriati ve Bint'uş-Şati / Yudian WAHYUDİ

Özgür irade meselesi İslam düşüncesinin üzerinde en çok kafa yorulan sorunlarından biridir. İnsanın özgür bir özne olduğunu söyleyen kaderiyeye karşın, cebriye; insanı, eylemini gerçekleştirme özgürlüğü olmayan bir varlık olarak varsaymıştır. Cebriyeciler de kaderiyeciler de kendi görüşlerini destekleyen Kur'an ayetlerine dayandılar ve uzlaşma için hiçbir açık kapı bırakmadılar. Politik alanda bu tartışma daha da önem kazandı. Louis Cardet ve G.C. Anawati "Emeviler, özgür iradeyi reddeden ve böylece halifelerin otoritesini ilahi iradenin bir tecellisi gibi gören cebriye taraftarlarına destek vermiştir. Bu durumda her şeyde olduğu gibi insanların eylemleri de doğrudan Mutlak İrade'nin arzularına göre yaratılıyordu" diyorlar. Kaderiye, müslümanları "yöneticilerinin" pençesinden kurtarırken, cebriyenin görüşleri "resmi İslam" haline geldi. Ali Şeriati [1933-77] ve Bint el-Şati [1913-....]'nin eserleri üzerine yapılacak bir çalışma, bu sorunun günümüz müfessirlerini de etkilemeye devam ettiğini gösterecektir. Ali Şeriati bu soruna insan ve Allah'ta değiniyor. Bint el-Şati ise başka birkaç eseri dışında Al-Shakhsiyya al-Islamiyya: Dirasa Qur'aniyya ve Al-Quran wa-Qadaya al-lnsan adlı kitaplarında yine sorun üzerine yazıyor. Her iki yazarın da sahip oldukları entelektüel mirasta belirgin ortak noktalar olsa da aralarında bazı büyük farklılıklar da dikkat çekmektedir. Şeriati de Bint el-Şati de ulema ailelerinde dünyaya gelmişler ve "İslami bilgi" kaynaklarına ulaşma imkanlarına sahip olmuşlardır. Eğitimine müdahale edilmeyen Şeriati'nin aksine el-Şati, eğitimini sürdürebilmek için babasına karşı mücadele etmişti. Seküler bir eğitim alabilmek için annesini ve anne tarafından büyük babasını gitmesine izin vermeleri için ikna etmek zorundaydı. Hamid Algar'a göre Ali Şeriati İslam sosyolojisine tamamen yeni kavramlar sokan müslüman bir sosyologtu. Bint el-Şati ise filolojistti. Valerie j. Hoffman-Ladd, J.j.G. jansen'in Bin el-Şati için "dil analizinde yoğunlaşan çağdaş müfessirler içinde en iyi örnek" dediğini nakleder. Şeriati siyasi aktivistti, el-Şati ise bireysel kaldı. Hiçbir zaman bir grup ya da parti üyesi olmadı. İkisi arasındaki en görünür farklılık ise Ali Şeriati'nin İranlı Şii bir erkek olması, Bint el-Şati'nin ise Mısırlı sünni bir kadın olmasıdır. Bu makalenin kalan kısmında, Şeriati ve Bint el-Şati'nin önerdiği özgür irade fikrinin nitelikleri, engelleri ve örneklikleri ürerinde durulacak.

 

Şeriati de Bint el-Şati de insanın rolünün anlaşılmasını kurtuluş tarihindeki en önemli an olarak görmektedir. Her ikisi de Allah'ın Hz. Adem'i yeryüzünde kendisinin temsilcisi olarak yaratmayı planlamasını yorumlayarak işe başlamaktadır. Kuran'ın, İnsanın doğasını sembolik bir dille anlattığına inanan Şeriati, "Allah'ın ruhu+balçık" formülünün aralarında sonsuz bir mesafe bulunan iki kutbu işaret ettiğini düşünür. Kısmen balçıktan yaratılmış insan bu haliyle "en aşağı seviyede bir bayağılık ve tiksinti sembolüyle" kendisini evrenin en alçak yaratığı seviyesine indirecek bir eğilimi içinde taşır. Öte yandan Allah'ın ruhu "varlıkların en kutsalı ve mükemmeli" olduğundan ya da "yaşam veren bir prensip" olduğundan ve bu da insanın doğasının başka bir parçası olduğundan, insanın başka bir eğilimi de kendisini evrenin en iyi yaratıklarından biri haline getirebilme olasılığıdır. Şeriati'nin aksine aynı ayeti [2/30] bilimsel bir biçimde yorumlayan Bint el-Şati insanın yaratılışını açıklayan "biyolojik ayetler" ile birlikte kendi düşüncelerini destekler bir sonuca ulaşmaktadır. Bint el-Şati bilimsel evrim teorisini reddetmektedir. Çünkü "modern bilim ve teknolojiyi onaylayan bazı ayetleri ayrıntılı bir şekilde tartışmayı kabul etmemektedir; ona göre Kuran'da hiçbir zaman böyle bir şey niyet edilmemiştir". Ancak 71/14'te geçen "atwar" kelimesini incelerken Kur'ani bir evrim teorisini de vurgulamıştır.

 

Şeriati beşer ve insan kavramlarını birbirinden ayırmıştır. İlk kavram olup-bitmişliği, ikincisi ise varolmanın sürekliliğini vurgulamaktadır. Beşer, devinimsiz bir haldeki, biyolojik yaratıklık kaderini aşamamış bireyi temsil eder. "Hareket etmek, ilerlemek, mükemmellik aramak, ölümsüzlük arzusu, hiç durmayan ve bitmeyen varolma süreci" gibi sıfatların eşlik ettiği insan kavramı ise "evrimin ve algılamanın belli aşamalarına doğru kişinin durmaksızın ilerlemesi" olarak tarif edilmektedir. Biyolojik yaratık beşer ile Allah'ın yeryüzündeki temsilcisi olan insan arasında evrimci sürecin hedefi ve amacı olarak ins ya da nas vardır. Bint el-Şati de bu üç kavram arasında ayrım yapar. Bu kavramların Kuran'da eş anlamlı olarak kullanılmadığına inanan el-Şati, beşeri, Şeriati'nin de yaptığı gibi sadece biyolojik bir yaratık olarak tanımlar. Nas'ı da Şeriati gibi beşerden daha yüksek olarak tanımlar. Çünkü nas [insanlar] cinn'in aksine daha kalıcı, istikrarlı bir varoluşu temsil eder. Nas ve insan aynı kökten gelseler de ikinci kavram, Şeriati'nin kavramlarını kullanırsak, varolan, meydana gelen insan gibi anlamlara gelir.

 

Şeriati, bir beşerin insan haline gelebilmesi için öz bilince, özgür iradeye ve yaratıcılığa sahip olmasını öngörür. Öz bilincin tam bir anlamına ulaşmak için Şeriati üç farklı açıklamayı karşılaştırır. Hem Descartes'İn "Düşünüyorum, o halde varım."; hem de Andre Cide'in "Hissediyorum, o halde varım." vurgularını reddeden Şeriati, Albert Camus'un formülünü tercih eder: "isyan ediyorum, o halde varım." Ona göre ancak bu formül varolan insanın tanımı olabilir. "Cennette masum ve üretimsiz olarak tutulan insan bilginin meyvesini, isyanın ve bilincin meyvesini yiyerek isyan etmiş" ve böylece kendi kaderini seçmiştir. Yalnızca hayvani varoluşa değil, bir köle gibi itaat ve ibadet etmesini isteyen Yüksek İrade'ye de isyan etmiştir. Kör itaat ve ibadetten kendini sıyıran insan, kurtuluşu ve ruhani mükemmeliyeti kendi seçimiyle yaptığı itaat ve ibadetle sağlamayı tercih etmiştir. Şeriati'nin fikirleriyle paralel olarak Bint el-Şati de insanı, kendisi hakkında bilinç sahibi yapacak bilgiye sahip tek yaratık olarak tanımlar. Müslüman kadınların öz-bilinçlerini vurgulayarak "aslında, bugünlerde farkediyorum ki bu hayattaki haklarım özgün ve özseldir." demiştir. Bu bakımdan, Boullata'ya göre el-Şati "kadınların kendilerini özgür insanlar ve inanlar olarak gerçekleştirebilecekleri yeterli serbestliğin var olduğuna" inanmaktadır. İnsanın yaratıcısına karşı isyan etme potansiyeli olduğunun farkında olmasına rağmen, insanı kendi iç yapısının bir kurbanı olabileceğine dair uyarmaktadır. Ona göre, insan kısmen önemsiz bir unsurdan yaratıldığını unutmamalıdır; bu yüzden yaratıcısına karşı isyan etmesi uygun değildir. İblis'in tahriklerine kapıldığı için cennetten kovulmuştur insan.

 

Öz bilinçten sonra insana atfedilen ikinci bir özellik özgür iradedir. Şeriati, "Doğada kendisi için seçim yapabilen tek varlık olarak insan kendi fizyolojik ve psikolojik güdüleri ve arzularına göre bile olsa kendi tercihlerini yapabilir." diyor. Kendini öldürebilir ya da bir dava uğruna hayatını feda edebilir, biyolojik savunma mekanizmalarını özgür iradesine boyun eğdirebilir. Doğanın aleyhine olan birşeyleri seçme gücü Yaratıcıya aittir ancak insan da bu benzersiz ayrıcalıkla mükafatlandırılmıştır. Bint el Şati de bir insanın ne tamamen iyi ve Allah'a tam bir itaat içinde olan bir melek, ne de tamamen kötü ve isyan içinde bir şeytan olduğunu vurgular. O yalnızca varoluşunu kendi özgür iradesiyle bildiren bir yaratıktır. Allah'ın yeryüzünde temsilcisi olma görevi, özgür irade olmaksızın hiçbir işe yaramaz. Şeriati ile aynı fikirde olarak "insanın kararlarında tam bir özgürlük içinde olduğu ve de bu kararlar sonucunda ortaya çıkacaklardan yine aynı şekilde sorumlu olduğu"na inansa da Bint el-Şati bunu Kur'ani moral öğreti bağlamına yerleştirmektedir. Bu öğreti, insanın hem kendisi hem de insanlık için seçme hürriyetini kötülüğün üstesinden gelmek için kullanmasını gerektirmektedir. El-Şati aslında seçme hürriyetinin insanın zorlu emaneti kabul etmesinin sonucu olarak ortaya çıkan topyekün özgürlüğün önemli bir unsuru olduğuna dikkat çeker.

 

İnsanın son önemli özelliği, Şeriati'ye göre, çeşitli biçim ve boyutlarda birşeyler yaratabilme yeteneğidir. İnsanın yaratıcı aklı sanatı üreterek doğayı mükemmelleştirmeye çalışmaktadır. Bint el-Şati burada da Şeriati ile hemfikirdir; ancak tartışmayı başka bir açıdan sürdürerek yaratıcılığın insanın kaçınılmaz bir özelliği olduğunu söylemektedir. Yaratıcılığı büyük oranda deneme yoluyla her zaman daha da mükemmelleştirdiği bilgide saklıdır; bu yaratıcılık sonunda medeniyeti belirleyecektir. Eğer yaratıcılığı düşük derecede olsaydı, yaptıkları da önemsiz olacaktı. Bint el-Şati, insanın öz bilinci ve özgür iradesini tamamlayan şeyin yaratıcılığı olduğuna inanır. Şeriati de el-Şati de öz-bilincin, özgür iradenin ve yaratıcılığın, Yaratıcının üç niteliği olduğuna inanırlar. Şeriati, ikbalin insan üzerine olan öğretisini benimsese de; yani insanın ilahi özelliklerini geliştirerek, O'nun yeryüzündeki mikro-kozmosu olabilme yeteneği olduğuna inansa da, beşer'in insan'a tekamülünü engelleyen dört zindan olduğundan da bahseder: "doğa", "tarih", "toplum" ve "nefis".

 

Dikkatlice incelenirse Ali Şeriati'nin naturalizmi, materyalizmi, biyolojizmi ve egzistansiyalizmi, natüralizm diye adlandırdığı başlık altında sınıfladığı görülecektir. Doğa'yı nihai gerçeklik olarak niteleyen natüralizm insanı doğa güçlerine boyun eğdirir. İnsanın aklını ve varlığını maddeye indirgeyen materyalizm, insana maddeyi aşabilmesi için hiçbir imkan bırakmaz. Biyolojizm insanı "fizyolojik ve psikolojik karakteri belirleyen yüksek düzeyde karmaşık ve gelişmiş organların bileşkesi" olarak tanımlar ki bu da insanın bağımsız ve bilinçli bir varlık olduğunu inkar eder. Biyolojizme göre insan biyo-psikolojik kurgusunu aşamaz. Egzistansiyalizm, natüralizm, materyalizm ve biyolojizmden de ileri gider; bununla beraber insanın evrimini en üst dereceye, öz-keşif aşamasına çıkarır. İnsanın İki boyutlu bir varlık olduğunu göstermek için bashar la ma-lailka ve bayn al-maladiyya wa'l-ruhiyya gibi genel kavramlar kullanan Bint el-Şati, insanın bahsedilen sınırları aşabilmesinde gerekli olan daha yüksek, ilahi nitelikleri yadsıdıkları için aynı düşünce ekollerini eleştirir. Şeriati gibi ona göre de, bu ekollerin yanlışları insanın iki boyutlu bir varlık olduğunu inkar etmelerinden kaynaklanmaktadır. İslam, insanın ne "ruhanileştirilmesini" ne de "maddileştirilmesini" savunur. Şeriati de Bint el-Şati de insanın kendini doğanın pençesinden kurtarmasında bilim ve teknolojiyi bir araç olarak görürler.

 

Tarihselcilik, yani tarih'in insanı kontrol ettiği, onun neyi nasıl yapması gerektiğini belirlediği fikri insanı tarih-yapımı sürecinin dışına iter. Şeriati ısrarla insanın tarihin yapıcısı olduğunu söyler ve insana tarihin bir ürünü olmaktan öte bir anlam biçmeyen tarihselci görüşleri reddeder. Bint el-Şati de insanoğlunun tarihin yaratıcısı olduğunu kabul etmeyen tarihselciliği kesin olarak reddeder. Kuran'ın determinizm üzerine takındığı pozisyonu açıkça belirtir; Kur'an bu determinizmin açıkça keşfedilmesiyle yetinmez, onun aşılmasını da teşvik eder. Kur'an, insanın Allah'ın yeryüzündeki temsilcisi olarak görevini tam olarak tamamlayabilmesi için, onun tarihin yapıcısı olduğu fikrini destekler, Bint el-Şati esbabı nüzulün "mutlaklığı"nı ve "determinizmini reddederek yine bu noktayı vurgular. Her iki yazar da tarihi aşmak için insanın yalnızca belirleyici yasaları keşfetmekle kalmamasını, bilimi kullanarak onlara isyan da etmeleri gerektiğine inanır.

 

Şeriati'nin üçüncü zindan olarak tarif ettiği sosyolojizmde "toplum" en büyük belirleyici güçtür. Bireye bir karakter ve şahsiyet empoze eder. İnsanın kaderinin toplumsal çevrenin belirlediğini vurgulayan sosyolojizm "İnsanı ancak kısmen anlar." Onun kendi geleceğini şekillendirebileceğini kabul etmez. Böylece de şu anlam çıkarılabilir: "Birey iyi ya da kötü olsun eylemlerinden sorumlu tutulamaz, çünkü eylemlerini ve karakterini belirleyen toplumsal çevresidir". Bint el-Şati için de birey kendi kaderini belirleyebilir. Eylemlerinden kaynaklanan sorumluluklar içinde emr-i bil ma'ruf nehy-i ani'l münker emrinin uygulanmasıyla toplumu geliştirme sorumluluğu da vardır. Her iki yazar da insanı, toplum bilgisini kullanarak kendini zindandan kurtarmaya teşvik eder.

 

İnsanın son zindanı "nefis"tir. Yaratılışından en iyi unsur, "Allah'ın ruhu" ile en kötü unsuru, "balçık" beraberce taşır. Ali Şeriati'ye göre "nefiste mahpus ve mahkum beraberdir, birbirinden ayrılamazlar. Ali Şeriati'nin de yaptığı gibi Bint el-Şati de müslümanların, insanın iki boyutlu varoluşunu farketmelerini ve ruhlarında en güçlüsü bulunan kötülüğe karşı mücadele etmelerini talep eder. Nefse karşı olan büyük cihad her bakımdan sürekli bir zorunluluktur. Nefsin pençesinden kendini kurtarabilmesi için insan bilime bel bağlayamaz. İnsanı diğer zindanlardan kurtaran bilim, burada nefsin mahpusunda insanın bir mahkumudur. İnsan buna karşı isyan etmelidir. Şeriati "Kuran'da insan, sevgi ile iman arasındaki sınırları bulamaz" diyor. Sevgiyi, aşkı "ithar" kavramıyla eşleştiren ya da "birisinin hayatını, yaşaması için diğerine vermesi, kendisi yerine bir başkasının yaşamasını tercih etmesi ve bir başkasının hayat bulabilmesi için kendi hayatını feda etmesi" gibi tanımlamalar getiren Şeriati, insanı nefis mahpusundan kurtaracak şeyin cihad olduğu sonucuna varır. Bint el Şati de insanın kendini nefsinden özgürleştirebilmesi için kavramın en geniş anlamıyla "büyük cihad'a sarılmak gerektiğinde hemfikirdir. Şeriati de Bint el Şati de Kenneth Cragg'in şu yorumuna katılırlar: "Kur'ani terimlerde insan, her zaman ve her yerde, Allah'ın tarafında olmak üzere, onun halifesi, temsilcisidir".

 

Şeriati ve Bint el Şati'nin birbirlerinden farklılaştıkları nokta düşüncelerinin modern İslam toplumunda nasıl uygulanacağı kısmındadır. Şeriati, zulme karşı isyan edebilecek bir halk gücünün oluşmasının önderliğini üstlenen "aydınlanmış düşünür" fikrine inanmaktadır. Önder ve halkı, sosyal peygamberler gibi hareket ederek tarihin gidişatını değiştirecektir.

 

Öte yandan Bint el-Şati prensiplerini uygulayacak insan ya da insan tipi hakkında açıkça bir görüş belirtmemektedir. Kur'ani öğretiye göre hareket eden her müslümanın bu prensipleri hayata geçireceğini düşünmüş olabilir. Halkın Mücahitleri gibi İran Şahı'na karşı harekete geçen radikal hareketleri derinden etkileyen Şeriati, bu bakımdan birçok kişi tarafından İran devriminin ikinci ideologu olarak tanımlanmıştır. Onun etkisini ancak imam Humeyni geçer. Öte yandan Bint el-Şati, İsrail hükümetine karşı Mısır hükümetini destekler. Hasan Hanefi bu yüzden ona "sultan ulemalan"ndan biri demiştir. Ayrıca açık açık sol karşıtı olduğunu söylemiştir...

 

İranlı radikal İslamcı İdeolog Ali Şeriati yalnızca "Müslüman İran halkını şehadete teşvik etmek'le kalmamış kendini de düşünceleri uğruna feda etmiştir. Buna karşılık bildiğim kadarıyla Mısır'da hiçbir radikal grup Bint ek-Şati'nin fikirlerini takip ettiğini iddia etmemiştir; hatta Hoffman-Ladd'a göre "ard arda birçok Mısır hükümeti onu sürekli desteklemiş, ona itibar etmiştir". Şeriati de Bint el-Şati de cebriyeye karşı kaderiyenin özgür iradesini savunmuştur. Şeriati kaderiyenin çizgisi doğrultusunda fikirlerini iktidarı eleştirmeye yöneltmiş, Bint el-Şati ise siyonizmi ve Mısırlı solcuları eleştirirken iktidarı desteklemiştir. Son ve en önemli farklılık olarak da Şeriati epistemolojisini batılı diskurlara açıp onları eleştirmeyi düşünürken Bint el-Şati püriten filolojik yaklaşımına çok fazla vurgu yapmaktadır. Yalnızca ''bırakın Kuran kendini kendi anlatsın ...." demekle kalmamış Kur'ani anlayışını, her zaman tutarlıca olmasa da, dış faktörlerden arındırmaya çalışmış ve böylece kendini "anti-modernist" olarak konumlamaya çalışmıştır.

 

 

 

 

Kaynak: Haksöz Dergisi - Sayı: 109 - Nisan 2000


         -        

 


Bu Yazı 13572 defa okunmuştur
 

 Bu haber için toplam 195 yorum yapılmıştır...

veysel menekşe 16-12-2009, 20:43:15
Şu tanımlamayı hiç bi zaman tam anlayamadım desem yeridir.
"Allah'ın yeryüzündeki temsilcisi.!"
Peki..
Kime karşı temsil.?

Allah'ın ne'sini ve ne kadarını temsil ediyorum ben?
Temsilci ne kadar aciz -zaif ve..
Temsil edilen -aman Allahım- ne kadar muazzam büyük ve ne kadar muhteşem kuvvetli.
La havle vela kuvvete illa billah.! Aliyyül Aziym.!

Kim onun mümessili olmaya güç yetirebilir ki.?
Kaldı ki kime karşı ve niçin temsil.?

Allah yeryüzünden çekilmiş te..
Mümessilliğini bana mı vermiş?
Yani..
Allah'ın yerine Allahlık mı yapmam isteniyor benden?
Bilemiyorum..
Saçmalık gibi geliyor bana..

Şimdi..
İngilizce düşünüp yaşayan birine ben bu durumu nasıl izah edeceğim?
Distbirütörlük veya acentalık gibi mi tercüme edeceğim mümessilliği?
Keza Halifeliği nasıl tercüme edeceğim?
Bilemiyorum..Kafam karıştı.

Beşerin suçu ne hem.?
Herkesin Ali Şeriati olması mümkün mü?!

Kendime benzeyebilen altı milyar insan içinde kaç tıpatıp veysel bulabilirim ki?
Şöyle mi demeliyim?
Ben insanım benden başka kim var sa beşer.

Cebiyye ve Kaderiyye tartışmaları hala devam ediyor ve..
Hala aynı minval üzerinde devam ediyor.
Yedi bin küsür yıldır değişen bir şey yok.

Herşeye iradesi ile hükmetme arzusunda olan kimseyle..
Her iradeye resesif tepki veren kimse arasındaki gerçek fark nedir?

Her ikisinin varlığı da birbirine muhtaç değil mi dir?
İsyan etmeyi kutsayan irade ;
İsyan ettiğine dönüşmek istiyor olmasın sakın.!?

Kendi kaderimi kendim yaratabilmem için.
Hangi iradesiz ram olmalı bana?
 
ali k 17-12-2009, 13:46:32
bırak ali şeriatiyi
daha henüz benim hegelist-marksist ve varoluş analizlerimi 3 -4 senedir internette izah ediyorum
dogru dürüst ve anlayıcı açıklama gelmemişken
özür dilerim
 
eyup 19-04-2010, 09:24:53
ALLAH ın 99 ismi vardır bu isimlerdeki bütün özellikler insanlarda cüz i bir şekilde mevcut değilmidir biz değilmiyiz emaneti yüklenen hilefeti bizden başkasına neden vermedi rabbimiz lütfen sembolik terim ve deyimleri duyduğumuz gibi yorumlama hatalarına düşmeyelim hele bu dönemlerde birbirimize hiç düşmeyelim
 
 

BU KATEGORİDEKİ DİĞER ESERLER

‘Güvenilecek Ama Sürekli Dalgalı Bir Gerçeklik’: ALİ ŞERİATİ / Cihan AKTAŞ
Şeriati ve Muhalif Çizgisi / Haşim AGACARİ
Şeriati, Yeniden Gündemde / Cihan AKTAŞ
Ali Şeriati’de Kadının Kurtuluşu/ Yıldız RAMAZANOĞLU
Dert Ehli, Sanatkar ve Yiğit Bir Aydın: Şeriati / Abdülkerim SURUŞ
Bir İslami Ütopyacının Siyasi Biyografisi / Ali RAHNEMA
Ali ŞERİATİ Yaşasaydı...? / Turgay EVREN
Ali Şeriati: İran Devriminin İdeologu / Abdülaziz SACHEDİNA
Ali Şeriati ile Kürt Sorununa Bakış ve Yeni İslamcıların Senaryoları / Muhammed CAN
Bir Diriliş Öncüsü: Dr. ALİ ŞERİATİ / Emin MANSURİ
İran Devriminden Sonra Dini Entelektüalizm / Mesud PEDRAM
"Eşim Ali Şeriati" Okuma Notları ve Çevirisi Üzerine / A.AVAMİ
İran, Seçimler ve Ali Şeriati ile Vurulmak İstenen Ne? / Muhammed CAN
Hüseyniye-i İrşad'da Bir Akşam / Cihan AKTAŞ
Modernite: Bugüne Dair Hastalığımız, Yenilenme: Bugüne Dair Sorumluluğumuz / Bülent Şahin ERDEĞER
Seyyid Kutub ve Ali Şeriati: Öznelliğin İktidarı / Charles TRIPP
Ali Şeriati ve Mevlana / Turgay EVREN
Ali Şeriati Üzerine Bir Deneme / Turgay EVREN
Düşünce ve Eylem Adamının Tam Tanımı: Ali Şeriati / Peren BİRSAYGILI
Ali Şeriati'den Esintiler! / Muhammed CAN
Özgür İrade Meselesinde Ali Şeriati ve Bint'uş-Şati / Yudian WAHYUDİ
Cemaleddin Afgani ve Ali Şeriati / Sever IŞIK
Yabancılaşmanın Yeni Maskesi "Postmodemizm" ve Şeriati'yi Hatırlamak/ Bülent Şahin ERDEĞER
İnsanlık ve Halkın Gücü: Dr. Ali Şeriati’ye Bir Övgü / Dr. Mohammad Omar FAROOQ
Ali Şeriati: Kazanımın Ve Gelişimin Öğretmeni -I- / Bülent Şahin ERDEĞER
Göller Bölgesinde Bir Ada / Cemil MERİÇ
Ve Bir Tokat Hem de Ne Tokat! / Öznur BALIK
Bir Ütopyacının Hayatı / Recep ŞENTÜRK
Marksizm, Oryantalizm ve Şeriati / Bülent Şahin ERDEĞER
Göller Bölgesi'nde Bir Ada Olmak / Ümit AKTAŞ
"Yalnızlık Sözleri" / Ahmet ÖZCAN
BİR KARŞILAŞTIRMA: Nasr ve Şeraiti / Mustafa ARMAĞAN
GELENEĞİN PRANGALARI: Weber ve Şeraiti Örneği / Mustafa ARMAĞAN
Ne Yapmalı / M. Kürşad ATALAR
Ali Şeriati (1933-77): Allahperest-Sosyalist / Ertuğrul CESUR
Şeriatî'nin Öze Dönüş Çağrısı / İhsan ELİAÇIK
Marx ve Allah Arasında Ali Şeriati / Nathan COOMBS
EY ALİ! / Muhammed Rıza SERKEŞİK
Geleneksel Ulema ve Laik Aydınlar Arasında Ali Şeriati / Fevzi ZÜLALOĞLU
Rüşenfikr İdeolojisi / Asaf HÜSEYİN
BİZİM YERİMİZE DÜŞÜNENLER / Serkan AKIN
Ali Şeriati’de Sembolizm Sorunu / Bülent Şahin ERDEĞER
Hüdaperest Sosyalistler / Mustafa ÖZCAN
Unutulmuş Devrimci Ali Şeriati / Lawrance Rıza ERŞAGİ
Şeriati’yi Önce Biz Öldürdük! / Zeki BULDUK
Ali Şeriati'de Sanatın Teorik İnşası / Asım ÖZ
İki dini aydın: ŞERİATİ ve SURUŞ / Cihan AKTAŞ
Ali Şeriati ile Söyleşi / Muhammed CAN
Kaynaşma ve Ayrışma Çizgisi/ Mustafa ÖZCAN
Ali Şeriati: "İslam Sosyolojisi" ve "İslam Bilim" / Kadir CANATAN
Ali Şeriati: Yalnızlığa Sığmayan Yazar / Cihan AKTAŞ
Şeriati, Hasan Hanefi ve 'İslami Sol' Denkleminde İbrahim Şita / Yasin DEMİRKIRAN
1980 Sonrası Türkiye’sinde Siyasal İslami Bilinçlenmede Tercümenin Rolü-2 / Cengiz Sunay
Ali Şeriati’de Somutla Soyut Arasında Sanat/ Cemal ŞAKAR
Uyuyanları Uyandıran Bilinç: Ali Şeriati! / Atlan ALGAN
Dr. Ali Şeriati’nin Taklid Mercii Kimdi? / Taki DEJAKAM
Allahperest Sosyalist Ali Şeriati / Mehmet SAİD
Ali Şeriati’nin Yeşillenen Rolü / Mustafa ÖZCAN
Dine Karşı Din / Ali SALDIRAN
hgs yükleme http://www.xn--hgsykle-q2a.gen.tr/
hgs yükleme http://www.xn--hgsykle-q2a.gen.tr/
 
 
 
 

 

nike huarache Scarpe Abbigliamento Asics nike blazer michael kors Adidas Scarpe Ray ban nike flyknit longchamp scarpe converse nike free air jordan scarpe da calcio nike cortez Cinture air max new balance Scarpe nike roshe louis vuitton Ray ban adidas oakley converse Scarpe Adidas scarpe Nike Adidas superstar air max
new balance nike air max adidas nike roshe michael kors air max nike free nike blazer new balance oakley converse Scarpe Adidas nike huarache Scarpe Ray ban scarpe converse Adidas Scarpe Abbigliamento Asics Scarpe air jordan scarpe da calcio nike free nike cortez nike flyknit

www.aliseriati.com         www.aliseriati.net        www.aliseriati.org

NETWOR YAZILIM