ALİ ŞERİATİ

Ali Şeriati Hüseyniye-i İrşad

Kull. Adı    

:

Şifre 

:  
     

Yeni Üye - Şifremi Unuttum

Modernizm’le Hesaplaşma Çabasında Bir Aydın: Ali Şeriati Portresi / Aydın HIZ
Kendisi Olmayan İnsan
Dünya Görüşü ve İdeoloji
Şia
İran ve İslam
Tüm medyalar için tıklayınız...
Tefsir Dersi

Sesli ve Görüntülü Medya

Ali Şeriati Belgeseli
Belgesel

Tüm Arşivler İçin Tıklayınız...

HİCRET
HACC
Hangi Kur’an / Ali ŞERİATİ
Bir Kez Daha Ebu Zer
Aşk ve Sevgi... / Dr. Ali ŞERİATİ

İSLAM BİLİM DERSLERİ BAŞLIYOR

TARİH :19-03-2009

23.03.2009 tarihinden itibaren İslam Bilim dersleri başlıyor

Dr. Ali Şeriati'nin İslam-Bilim adlı konferanslarından oluşan eserini dersler halinde yayına hazırladık. Site üyelerimiz ve ziyaretçiler burada yayınlanacak dersleri takip edebileceklerdir. Pazartesi ve Perşembe günleri yayınlanacak olan dersleri muntazam takip edip tartışan takipçiler muayyen bir vaktin sonunda bu önemli dersleri bitirmiş olacaklardır.

Derslerin bitiminde takipçiler tarih bilinci, tarih felsefesi, toplumsal tevhid ve toplumsal şirk, ideal insan, toplumbilim, tevhidi dünya görüşü, altyapı ve üstyapı, ideoloji olarak İslam, varoluşçuluk, materyalizm, alinasyon, Marksizm gibi birçok önemli konu hakkında önemli bilgiler edinmiş olacaklardır. Hem derslerin takibi hem de dersler üzerine yapılacak tartışmalarla Doktor'un öğrencileri olarak O'nun fikirlerini tanımış, tartışmış ve belki ümidimiz odur ki ilerilere taşımız olacağız
hgs bakiye yükleme
trafik cezas? ödeme
kredi kart? borç sorgulama
kredi kart? borç sorgulama
yap?kredi kredi kart? borç sorgulama
tl yükleme
hgs yükleme


detay
Tüm haberler

.....................................................

ÜYE OLUN

TARİH :17-03-2006

Siteye üye olun yeniliklerden hemen haberiniz olsun.
hgs bakiye yükleme
trafik cezas? ödeme
kredi kart? borç sorgulama
kredi kart? borç sorgulama
yap?kredi kredi kart? borç sorgulama
tl yükleme


detay
Tüm haberler

.....................................................

TARİH : -- tarihinde tarafından gönderildi...
WEB :
Ülke :
Şehir :



.: Yazarlar :.
“Zere, Zora ve Tezvire” (Altına, Güce ve Hileye) Karşı... / Mîr Huseyn MÛSEVÎ

 
Tartışmalı cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra resmi görüş tarafından “fitne lideri” olarak nitelenen ve toplumdan yalıtılan Mir Hüseyin Musevi’nin İran’ın dini ve siyasi hayatı açısından son derece önemli bir olan Aşura gününe ilişkin mesajının çevirisini sunuyoruz.
 
Bismillahirrrahmanirrahim
 
“Şüphesiz, Rabbimiz Allah'tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vadolunan cennetle sevinin! derler.” (Fussilet:30)
 
Bir kez daha muharrem ayındayız. Asırlar önce insanı, fıtratında içkin olan yüce konumuna döndürmek için başlatılan hareketin ve tüm çağların en parlak insanlık örneğinin, kendisini bekleyen tüm sıkıntılara rağmen batılın ifşasını ve hakkın ayakta tutulmasını zillet verici bir sükuta tercih edişinin yıldönümünün eşiğinde bulunuyoruz.
 
Hüseyin (as), atasının hareketinin kazanımlarının, güç tutkunlarının estirdiği tekelcilik fırtınalarının tehdidi altında olduğu, dinin zulüm sarayının kuleleri altında boğazlandığına tanık olduğu bir dönemde ayağa kalktı.
 
Hüseyin (as), batılın hak kisvesi giydiğini ve batılı hak gibi gösterdiğini görmekteydi. Hüseyin (as) bu kez güç peşindekilerin sadece iktidarın tamamını ele geçirmekle kalmayıp, onu her ne pahasına olursa olsun “zere, zora ve tezvire” [altına, güce ve hileye] dayanarak koruma peşinde olduklarını, artık dinin bizatihi kendisinin zorbaların saldırısına uğradığını görüyordu. Artık sükut, sönmeye yüz tutan iman nuruna yardımcı olamazdı. Peygamberin halifesi ve müminlerin emiri sıfatıyla iktidarda biraz daha kalmak için dine ve dindarlara zulüm sopası vuranlara karşı durma zamanıydı.
 
Hüseyin (as) iktidar sarayının yapı taşının “yalan” olduğunu, gerçekleri haykırmanın onun yıkılışıyla sonuçlanacağını ve bu yolda ne tür zorluklarla karşılaşacağını biliyordu.
 
Maaşlı müftülerin, onu dinden çıkmakla ve fitne çıkarmakla suçlayacağını, Peygamber (S) ailesini kuşatma altına alarak onların saygınlıklarını ayaklar altına alacaklarını ve onu zillet altında yaşamak ile hak için ayağa kalkmak arasında seçim yapmaya zorlayacaklarını biliyordu ve o, ayağa kalkmayı tercih etti.
 
Hüseyin (as), atasının dinini yok olmaktan kurtarmak için sükutunu bozdu; güç ve şöhret için değil, sapmaları düzeltmek ve hüviyeti kirlerden temizlemek için başlattığı hareketin liderliğini üstlendi. Nitekim bunu da başardı, ondan sonra gelen özgür kadınlar ve erkekler, hangi dinden veya mezhepten olurlarsa olsunlar Hüseyin’i (as) özgürlükçülüğün ölümsüz örneği olarak aldılar.
 
Yüzyıllar sonra İslam Devrimi, köklü bir kültüre ve medeniyete sahip olan bir ülkede, farklılaşan dünyanın bir bölgesindeki kendi maslahatlarının farkına varan bir halkla, daha önce gerçekleşen meşrutiyet devrimi, petrolün millileştirilmesi hareketi ve 15 Hordad kıyamı öncülüğünde, özgürlük, adalet ve istiklal talepleri üreterek, insanlarını maddi huzur ve manevi saadet içerisinde yaşatabilecek bir ileri toplum kurabileceğini ispat için gerçekleşti.
 
1979 yılındaki Tasua ve Aşura günlerinde muhaliflerin coşkun selinin istibdat düzeninin defterini nasıl dürdüğünü hepimiz hatırlarız. Bu düzen, bütün ıslah yollarını kapatmış, barışçı yollarla dile getirilecek her türlü eleştiri ve muhalefet imkanını ortadan kaldırmış, ömrünün en gerici yıllarında toplumun mevcut gerçekliğinden uzaklaşarak hayalperestliğe kapılmıştı.
 
Müstebit yöneticiler, kendi meşruiyetlerinin yok olmaya başladığına ilişkin sesleri duymak yerine kendilerini dalkavuklarla ve methiyeler düzenlerden oluşan dar bir halkayla sınırlamıştı. Kendi kuruntularınca maverai güçlerin desteğine ilişkin sesler duyma peşindeydiler. Ancak her ülkenin en büyük sermayesinin yönetime özgür ve bilinçli bir şekilde katılabilen bir halk olduğundan gafildiler. İtibarı, halkın günlük yaşantı düzeyinin yükseltilmesinde aramak gerektiğinden gafildiler. İktidara giden yolun, tatbikatlarda ve cephane gösterilerinde değil, halkın kalbinde bulunması gerektiğinden gafildiler. Nitekim bu ülkenin halkı, güç sahiplerinden yüz çevirdi ve çağın en büyük barışçı devrimi gerçekleşti.
 
Tasua ve Aşura günlerinde meydanları dolduran milyonlar, yüz yıllık taleplerini bu yolda hizmet eden bir adamın sesinde buldular. O günlerde düzenlenen yürüyüşlerde herkes kendi inancı, akidesi ve rengiyle hazır bulunuyordu. Dünün yabancıları, bugünün eski tanıdığına dönüşüyordu. Bencillikler diğerkamlığa, “ben”ler “biz”e dönüşüyordu.
 
Zaferin ertesi gününde, gözlerinin önündeki viraneyi mamur kılmak için şefkatle el ele verdiler. Hatta görüş ayrılıklarının yükseldiği bir sırada bile mütecaviz düşman karşısında gönül birliği yaptılar ve atalarının topraklarını savundular. İran’ın her yerinin bir hamaset meydanı olduğunu kim unutabilir? Cephe, cephe gerisi, fabrika, tarla, medrese, üniversite, ev, işyeri, hepsi bu ülkenin savunmasına yönelik cihadın sahnesiydi.
 
Barış yapmak zorunda kalındığında bu acılar çekmiş; ama onurlu halk, mütecavizlerin eteğine sığınmış birkaç kişi karşısında dik duruşunu gösterdi ve böylece savaşı bırakma kararının korkaklıktan ve inançsızlıktan değil, dirayet ve ileri görüşlülükten kaynaklandığını ortaya koydu. İnançlarını ve dürüstlüklerini gördüklerinden dolayı liderlerini bağışlayabildiklerini; hatalarını itiraf etmelerinin liderlerinin itibarını düşürmek bir yana onların sevgisinin halkın kalbinde daha da arttığını gösterdiler.
 
Savaşının da barışının da bir mantığının olduğu bir dini, hayatlarının yol göstericisi kıldıklarını gösterdiler. Dini inancı, zamanın tozlu topraklı fırtınalarında kendilerini menzile yakınlaştıran bir yol gösterici olarak gördüklerini gösterdiler. Bu yüzdendi ki kendilerini yoldan uzaklaşmış gördüklerinde güzergahı ıslah etmek için adım attılar. 2 Hordad [Hatemi’nin cumhurbaşkanlığına seçiliş tarihi] ve 22 Hordad [son yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi] işte bu bilincin göstergesidir.
 
Ancak maalesef, iktidardaki tekellerini kendi devamlarının tek yolu olarak gören iktidar sahipleri, bu kez bu haklı istekleri kabul etmediler. Tüm imkanlarını ve medyayı çoğunluğun taleplerinin karşısına diken iktidar sahipleri, en zehirli iftira oklarını değişim isteyen halkın göğsüne fırlattılar.
 
Halkın yoğun sahiplenişi ve benzersiz katılımı sebebiyle geleneksel seçim hileleriyle yetinmediler, çareyi seçim darbesinde gördüler: Oy sayımını bir kenara bıraktılar, zaferlerini ilan edip resmileştirdiler. Muhaliflerin seçim kurullarına saldırdılar, görevlileri tutukladılar. Öfkeli ve şaşkın halk, barışçı itirazlarını göstermek, oylarına saygı duyulmasını ve haklarını istemek için sokaklara çıkınca da kanlarının dökülmesini mubah saydılar, kanlı üniversite baskını, Kehrizek vb maceralar yarattılar.
 
Geçtiğimiz yıl düzenlenen Aşura’da itirazlarını dile getiren yaslı halka neler yaptıklarını hatırlıyorsunuz. İnsanları köprülerden aşağı attılar, savunmasız insanların üzerinden arabayla geçtiler. Göğüslere kurşun yağdırdılar, daha sonra da utanmazca öfkeli halkın tepkisini eksik ve seçmece görüntülerle medyalarında yansıttılar.
 
Bunları istikbarın emrindekilerin isyanı diye adlandırdılar ve din elden gidiyor feryadı kopardılar. Acaba polis arabasının iki kez üstünden geçtiği o kişi, Amerikalı mıydı? Köprünün üstünden aşağı atılanlar Amerika ve İsrail’in emrindeki kişiler miydi? Veya Aşura gününde Hüseyin, Hüseyin derken doğrudan silahla hedef alınanlar Yezid’in, Amr bin As’ın veya İbn Ziyad’ın askeri miydi?    
 
Daha sonra bu devrimin en değerli evlatlarından olan kadın ve erkekleri, feryatlarını daha çıkmadan boğmak için tutuklayıp hapsettiler. Ancak bilinçli ve mazlum bir halkın bastırılmış öfkesinin, onların zulme karşı yükselttiği feryattan daha tehlikeli olduğundan gafildirler.
 
Din ve dindarlık bu günlerde zor bir dönemden geçiyor. Çoğunuz bu günlerde din adına yapılan bunca karanlık işler sebebiyle bu ülkenin aydınlık gençlerinin gittikçe artan şekilde dinden uzaklaşmalarını nasıl önleyebiliriz diye soruyorsunuz.
 
Küçük bir yoldaşınız olarak benim buna cevabım şudur: Dinden uzaklaşmanın zeminleri, dürüstlük ve yalandan sakınma gibi ahlakın en temel ilkeleriyle çelişen bir dinin yayılmaya başlaması ile yaratmaktadır.
 
Din adına korkunç cinayetlerin işlendiği, cuma minberleri gibi kutsal yerlerden itiraz edenlere iftiralar atılmasının sadece caiz değil, müstehap görüldüğü, bütün mescit ve mihrapların itiraz edenlere yönelik iftira ve karalamalar için seferber edildiği, işçilerin ve öğretmenlerin haklarına ilişkin gözlerin bu kutsal mekanlarda bağlandığı, sınıflar arasındaki uçurumun, yoksulluk, boşanma ve işsizlik gibi sebeplerden dolayı fesat ve fuhşun benzersiz bir şekilde artmasının normal bir durum olarak algılandığı vb. gibi şartlarda bir genç, resmi makam sahiplerinin emriyle İslam adına gerçekleştirilen bu zulümlerin, şiddetin ve nefretin İslam’la bir ilgisinin olmadığını nasıl fark edebilir.
 
Büyük bir ekonomik ve kültürel mazlumluğa, her alanda yalanın geniş bir şekilde yayıldığına tanıklık eden genç, nizamın korunmasının; bazılarının iktidarlarını her ne pahasına olursa olsun koruması değil, ahlaki değerlerin, İslam’ın ve ulusal çıkarların korunması demek olduğuna nasıl inanabilir.
 
O, her gün muhabbet ve rahmet çehresi olan dinin asli çehresinin yerine şiddet ve tahakkümden başka bir dil bilmeyen abus bir çehreyle karşı karşıyadır.
 
O, halkın anayasal haklarının nasıl görmezden gelindiğine, kuvvetler ayrılığının, cevap verici olmayan gücün pekiştirilmesinin önünde nasıl engel olarak görüldüğüne ve bunun sürekli olarak nasıl ihlal edildiğine, yargı ve yargıç bağımsızlığının güvenlik yetkilileri tarafından nasıl ortadan kaldırıldığına her şeyin üstünde olması gereken meclisin, nasıl emir altına alındığına, dış politikada nasıl akılsızca maceracılıklara gidildiğine, askerlerin yasal görevlerinin yerine nasıl ticaretle ve mal biriktirmekle uğraştığına, hiçbir muhalif sese tahammül etmediğine, zindanların devlet yöneticilerinin bu anlayışlarını onaylamayan kadınlarla ve erkeklerle doldurulduğuna tanık olmaktadır.
 
Bu bunalımlı günlerde Zeyneb’in (as) yaptığını yapmak ve dinin doğru mesajını, fıtratın beğendiği çehresini, hakikate susamışlara göstermek bize düşmektedir. Dindarlık iddiasındakilerin yanlış davranışlarının dinin hesabına yazılmaması gerektiğini öğrenmek ve başkalarına öğretmek bize düşmektedir.
 
Bu ülkede din için gerçekleştirilen Devrim’in doğru macerasını, tahrif edici resmi medyadan veya gönüldaş olmayanların anlattıklarından öğrenen nesillere anlatmak bize düşmektedir. Bunu anlatırken de insaflı eleştirilerde bulunmaktan korkmayalım; ama Devrim’in büyük kazanımlarını reddetmekten de sakınalım.
 
Zeyneb (as) gibi doğruları söyleyerek yalan sarayını yerle bir etmek bize düşmektedir. Tıpkı Hüseyin (as) ailesinin geri kalanları gibi Devrimin ve savaşın aziz şehitlerinin hatırasını yaşatmak, seçimlerden sonra yaşananları, şu an zindanlarda olan özgür kadınlar ve erkekleri gündemde tutmayı daimi görevimiz olarak bilmek bize düşmektedir. Ve hatıralarla dolu bu ayda geleneksel sivil kurumların korunmasına yardımcı olarak Hüseyni hamaseti anmak için merasimler düzenlemek ve bunlara katılmak bize düşmektedir.
 
Mir Hüseyin Musevi
 
Çeviren: Alptekin Dursunoğlu/ YDH

         -        

 


Bu Yazı 13493 defa okunmuştur
 

 Bu haber için toplam 198 yorum yapılmıştır...

alifurkani 16-12-2010, 18:44:59
Öyleyse ne yapmamız gerekiyor? Benim dört tane önerim var. Birincisi, Yeşil Hareketi çok güçlü bir şekilde desteklememiz (ekonomik, teknolojik ve söylemsel açıdan) gerekiyor. Yeşil Hareket pozitif bir değişim ve dünya sahnesinde daha az saldırgan bir rejimin doğuşu için yegâne umudu temsil ediyor. Yeşil Hareketi desteklemek suretiyle onları lekelemiş olacağımız tamamen temelsiz bir spekülasyondur ve bu hareketin Amerikan desteğine duyduğu şiddetli arzuyla da çelişmektedir.
Amerika'nın ünlü gazetelerinden The Washington Post'un neo-con yazarlarından Jennifer Rubin'in İran'a karşı yeni politika önerisi.VELFECR sitesinden alıntıdır tamamını oradan okuyun!!! Alptekin adlı şahsın TRT'de arzı endam etmeye başladıktan sonraki tavırları ilginç????????????
 
Ehlibeytin_izinde 19-12-2010, 17:35:14
sizce o başının yarısını açmış kadın neyi ifade ediyor

neden böyleleri elinde şeriati?

bu yazı iranda yayınlanmış mı onu merak ediyordum

Alptekin dursunoğlu Rehberin yazılarını ve onayladığı alimlerin yazılarını çevirse hem dünyasını hem de ahiretini berbat etmemiş olur

şeriati bu gün inkılap düşmanlarının elinde muaviye elindeki Kur'an konumundadır. Ehlibeyt mektebini doğru anlamadan bu konuları doğru değerlendirmek mümkün gözükmemektedir. bu anlamda bu şeriati sitesi iyi işler yapmıyor..

eleştirilerinizi gerekli yerlere iletiniz, inkılap düşmanlarına değil...
 
orhan 17-01-2011, 14:08:00
mir huseyin kimlerle beraber yurudugu insanlara baksin
 
can candan 12-02-2011, 02:32:01
bir düşüncenin doğru ve yanlış olduğunu inicelemeden önce.. hattta daha önemlisi o düşüncenin kime ve neye hizmet ettiğidir. Mümin her zaman bunu düşünürse önemli bir yol işareti edinmiş olur.. 2. cisine gelince .. o söylem sahibinin nasıl hareket ettiğidir. Ne düşündüğü değil ne yaptığı önemlidir. Çünkü chennem bile iyi niyet taşları ile döşelidir. 3. islam ümmetini bekleyen 2 büyük tehlike var. IRKÇILIK VE MEZHEPÇİLİK. bunlar hala fırınlarda pişiriliyor. 10 yıla kalmez fırından çıkar ve servis yapılır.. Ehlibeytin izinde arkadşıma katılıyorum..
 
hakan 16-06-2011, 00:15:39
herkesin kendine bir imam v erehber bulması uygundur.Ancak din değişmezi
halkın hak ve hukukunun ihlal eden bir siyasi rejimin elbette eleştirilmesi hüseyni duruş demektir.Kaldı ki ben bir katı sünni olarak şiadan ve Ali şeriatiden hep istifade ettim tanıklık ...)
fanatizm ancak cahillere yakışır.ben hala bu ülkede İran Devriminin doğru değerlendirildiği kanaatinde değilim.Türkiye insanının yaşadığı travmalar onu yeterince savurmuştur.sabırla yola devam etmek lazım.Devrim önce fikirde olmalı
 
 

BU KATEGORİDEKİ DİĞER ESERLER

Mehmet Akif ve Düşündürdükleri / Şuayip MEKEÇ
Sol ve Liberal Muhayyile / Ali BULAÇ
Cüzzamlıyı İyileştirdiyse Zalimliğine Anlayış mı Göstermeliyiz? / Fikritakip
“Öncü Şahsiyetler: Seyyid Kutub ve Ali Şeriati” / [Seminer]
Kendi Semasında Tek Yıldız: Nurettin Topçu Ve Müslüman Anadolu Sosyalizmi / Ümit AKTAŞ
Bilgiden Neo-Nihilizme..: Müslüman Nihilistler / Turan KIŞLAKÇI
Gazali, İbn-i Rüşd’ü Döver mi? / T.Suat DEMRE
Dikkat! Kitap! / Heinrich BÖLL
Suruş ve Sarsılan Kalplerin Tanrısı…/ Meliha ÇELİK
Şeriati Suriye'yi Nasıl Okurdu?/ Cihan AKTAŞ
‘Ehl-i kitâp’ kimdir? / R. İhsan ELİAÇIK
Cahili Tüketim Kültürünü Aşmak Mümkün mü? – 1 / Hamza TÜRKMEN
AK PARTİ Eleştirisi / Ali BULAÇ
Din Modern Zamanlarda Nereye Gidiyor? / Dr.Abdülkerim SURUŞ
Sol İslam, İslam`ın Solu, İslam Düşüncesinde Sol / Kenan ÇAMURCU
Entelektüel, Aydın ve Din / Dr.Aliye ÇINAR
İnsanlık Suçu: Biz Filistinliler, Hakkımızı Helal Etmeyeceğiz / Hayrettin KARAMAN
Bir Seçim Yapın Arkadaşlar/ Ali SALDIRAN
Bayan Humeyni ile Bayan Şeriati... / Sibel ERASLAN
Profesör olmak; Ebu-Zer'in Kişiliğini Manupüle Etme Hakkını Verir Mi? / Muhammed CAN
Surûş, Şimdi de Şeriatî İçin İlginç Şeyler Söylüyor! / Selahaddin Eş ÇAKIRGİL
MUSEVİ NE DİYOR?/ Mir Huseyn MUSEVİ
Özgürlük şairi İkbal, İstanbul'da anılıyor
Evrim Kuramı ne anlatıyor? -2- / Bülent Şahin ERDEĞER
"İslâm Sosyalizmi"nin Serâncâmı/ Bülent Şahin ERDEĞER
Efgani ve Abduh Vehhabi Miydi? / Mehmed Akif ERSOY
“Evrim Kuramı”na Gerçekçi bir Bakış-1/ Bülent Şahin ERDEĞER
Cihan Aktaş Yakın Yabancı İran'ı anlattı/ Asım ÖZ
"İslam ve Sınıfsal Yapı" Türkçe'ye kazandırıldı
Güneye Göç Mevsimi / Stefan WEIDNER Sudanlı Kült Yazar Tayyip Salih'in Ardından…
İslam Dünyasına Evrensel Reçete: Musa Carullah / Yusuf TOSUN
Beykoz’da “Ali Şeriati” Konuşuldu
İnsanlığın Kısa Tarihi: BÜYÜK RESİM
Zehra Hanım'ın Işığını Kapatan Jip / Yıldız RAMAZANOĞLU
Mülkiyet ve İktisadi Kullanımı Üzerine/ Murat AYDOĞDU
Kapitalizmin Efendilerine Karşı Anti-Kapitalist İman! / Bülent Şahin ERDEĞER
Küresel Kibir Çetesi ve Ahlak Devrimi / Bülent Şahin ERDEĞER
İran'ın Yeşil Rasyonalizmi/ Ali BULAÇ
İranlı Göstericiler COŞKULU VE TEMKİNLİ/ Cihan AKTAŞ
İran'da Kim Ne İstiyor? / Bülent Şahin ERDEĞER
İbrahim Yürüyüşü / Ebuzer SAİD
Sanayi Toplumu ve Geleceği- Unabomber'ın Manifestosu/ Teodor KACZINSKY
“Zere, Zora ve Tezvire” (Altına, Güce ve Hileye) Karşı... / Mîr Huseyn MÛSEVÎ
Hamaney Şeriati’yi Savundu / Bülent Şahin ERDEĞER
İmam Öldü; Yaşasın Konformizm! / Mansur YILMAZ
Sağcılık, Solculuk… / M. Kürşad ATALAR
"İslami Mücadelede Öncü Şahsiyetler"
Muhammed Mustafa ve Kur’an Yerine Mevlânâ Ve Mesnevî - Egemenlerin “Problemsiz (Light) İslâm” Projesi- / İlhami GÜLER
Çölde Bir Yalnız Âdem / Rasim ÖZDENÖREN
Bilge Adam Dergisi ve İslam Bilim Hediyesi
Yeni sınıfın ideolojisi: Kariyerizm ve Konformizm / R. İhsan ELİAÇIK
Bizden Korkanlar Sizi Seviyor / İsmet ÖZEL
Dua / Dr.Mustafa ÇAMRAN
Evrensel Bir Müslüman: Cemaleddin AFGANİ [KRONOLOJİK HAYAT HİKAYESİ]
Yeni Bir Zamanı Başlatmak / Atasoy MÜFTÜOĞLU
Cemaleddin Efgani / Mehmed Akif ERSOY
Anlaşılmamış Devrim / Charlotte WIEDEMANN
Ebû-Zerr el-Ğıfârî [v. 32/652] / Prof.Dr.Hayrettin KARAMAN
Sürekli Devrim: "Direniş Teolojisi"/ Prof.Dr. İlhami GÜLER
"Din Mafyası" Şeriati'ye Saldırmaya Devam Ediyor/ Bülent Şahin ERDEĞER
İnsan Üzerine / Ali K.
ANTİEMPERYALİST BAŞBAKAN: MUSADDIK/ Altan ALGAN
Cahili Tüketim Kültürünü Aşmak Mümkün mü? – 2 / Hamza TÜRKMEN
Kur'an'ı Nasıl Okumalıyız? / Aliya İZZETBEGOVİÇ
İbn-i Rüşt'ün İzinde / Loay MUDHOON ‘Reformcu İslam Düşünürü Muhammed ŞAHRUR'
İslâmî Cemaatin Kurucu Öğesi Olarak İslami Şahsiyet / Rıdvan KAYA
Röportaj: R. İhsan ELİAÇIK :İslam'ın Politik Duruşu Sol / Müjgan HALİS
Ne Okumalı? -Dört Aşamalı Alternatif Bir Okuma Programı- / Ali BULAÇ
Musa Carullah Bigiyef’in Sünnet Konusundaki Görüşleri / Mustafa AKMAN
Gençlere Tavsiyeler / Ercüment ÖZKAN
Afganistanlısı Antipatik de Bizim "Cübbeli" Taliban Neden Sevimli? / Serdar ÖZMEN
Kendi İçimizdeki 'İkna Odaları' / İdris ÖZYOL
Fatıma, Fatıma‘dır / Emine K. ARSLANER
"Ali Şiası Safevi Şiası" Kitabının Yeni Baskısı Yapıldı
Kim Müslüman Aydın Değildir? / Abdulkerim SURUŞ
Yeşil Rasyonalizm, Sol İslam, Adalet Devleti: Zihnimiz Yeni Siyasi Kavramlara Hazır mı? / Kenan ÇAMURCU
Bir Mücahidin Kaleminden Fikir-Put Savaşı / M. Numan AŞKAROĞLU
Toparlanın, Gidiyoruz! / İsmet ÖZEL
Ebuzer: Issız Çölde Yalnız Mezar / İhsan ELİAÇIK
Sağcı Bir Şiire Doğru [mu?] / Enes MALİKOĞLU
El-Ğarra Hutbesi / İmam ALİ
Ebu'l Ala Mevdudi Türkiye'de Anılıyor / Sempozyum
GAZZE RİSALESİ / Cahit KOYTAK
Yoksulluğu Görme(me)k ve Bir İntiharın Düşündürdükleri / Serdar Bülent YILMAZ
 
 
 
 

 

nike huarache Scarpe Abbigliamento Asics nike blazer michael kors Adidas Scarpe Ray ban nike flyknit longchamp scarpe converse nike free air jordan scarpe da calcio nike cortez Cinture air max new balance Scarpe nike roshe louis vuitton Ray ban adidas oakley converse Scarpe Adidas scarpe Nike Adidas superstar air max
new balance nike air max adidas nike roshe michael kors air max nike free nike blazer new balance oakley converse Scarpe Adidas nike huarache Scarpe Ray ban scarpe converse Adidas Scarpe Abbigliamento Asics Scarpe air jordan scarpe da calcio nike free nike cortez nike flyknit

www.aliseriati.com         www.aliseriati.net        www.aliseriati.org

NETWOR YAZILIM